Bölüm Şarkısı: Candan Erçetin, Bahar
ERVA GEDİZ
Ben Erva Gediz. Babası tarafından varlığı unutulmuş, hayattaki tek varlığı annesi olan Erva. 14 yaşından beridir kalbi aynı adam için, Uzay Tuğcu için atan Erva.
Baba sevgisi görmemiş kızlar aşık oldukları erkekte o sevgiyi arar diye okumuştum bir yerde. Henüz Uzay'la tanışmamıştım. Çok korkmuştum. Birine aşık olduğumda onda babası sevgisi aramaktan da onun babam gibi beni yok saymasından da çok korkmuştum.
Daha sonra Uzay'a aşık oldum. Bir gün bile baba sevgisi aramadım onda. Çünkü o da babasından yaralıydı tıpkı benim gibi. Benim babam benim yanımda değildi, beni böyle silmişti ama onun babası yanındaydı.
Yanında olan bir babanın sevgisizliğiyle büyümek mi daha kötüydü yoksa yanında olmayan bir babanın yanında olmasını ve gerekirse sevgisiz olmasını istemek mi? Kuşkusuz ikisi de kötüydü.
Uzay benim bu hayatta babam dışında sevgi beklediğim tek erkek olmuştu. Onun da beni yok saymasından o kadar korkmuştum ki... Ama Uzay beni değil duygularımı yok saymıştı.
Oysaki bazen öyle güzel bakıyordu ki bana, öyle güzel gülüyordu ki, bir ihtimalimizin olacağını düşünüyordum hep. Mezuniyet gecesine kadar.
O gün bana herkesin ortasında bağırması sorun değildi. O gün bana söyledikleri sorundu. O güne kadar beni kırmayan Uzay, o gün sanki içinde biriktirdiği tüm hıncını çıkarmıştı benden. O tutunduğum ihtimali almıştı elimden.
Zor günler geçirmiştim. Babamdan sonra ikinci bir darbe daha yemiştim. Sevilmeyecek biri olduğuma inandırmıştım kendimi. Sonuçta babasının bile sevmediği bir kızı kim ne kadar sevebilirdi ki?
Daha sonra hastalığımı öğrenmiştim. Lösemi olduğumu ilk duyduğumda kendi kendime yolun sonu demiştim.
Üzüldüğüm tek bir şey vardı hastalığımı öğrendiğimde. O da annemdi. Benim annem çok güçlü bir kadındı. Beni tek başına büyütmüştü. Hiçbir şeyim eksik değildi. Her şeyim dört dörtlüktü. Hatta bana babamın veremediği sevgiyi bile vermeye çalışmıştı. Arkamda onu bırakacağım için üzülürdüm. Arkamda Umut ve Alya'yı bırakacağım için üzülürdüm. Kan bağımız yoktu belki ama onlar benim gerçek kardeşlerimdi. Annemden sonra hayattaki en büyük şanslarımdı.
Hastalığıma kesin tanı konulunca ise bu hastalığa yakalananların büyük bir kısmının iyileştiğini öğrenmiştim. Bu sefer de daha çekeceğin acı varmış demek ki demiştim.
Çekeceğim acı değil yaşayacağım mutlu günlerim varmış.
Hastalığımı öğrendikten yaklaşık 2 ay sonra Uzay aramıştı beni. Daha sonra beni sevdiğini söylemişti. Yok ettiği ihtimali yine kendisi yaratmıştı.
Onu affetmeyeceğimi düşünmüştü. Ben de öyle düşünmüştüm ama gözlerindeki pişmanlığı, üzüntüyü, aşkı görmüştüm. 6 yıl boyunca aşk dilendiğim adam sonunda bana aşkını sunmuşken nasıl arkamı dönebilirdim ki ona. Gözlerime aşkla bakarken nasıl karşı koyabilirdim. 'Git' dersem giderdi, çıkmazdı bir daha karşıma ama demedim. Ona bıraktım kendimi ve bu hayattaki en doğru kararı verdim.
Şimdi bana sevmeyi ve sevilmeyi doruklarıma kadar yaşatan bu adamın doğum günüydü. Beraber annesinin mezarına gelmiştik.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mutlu Sonsuz
Novela Juvenil"Ben seninle mutlu son istemiyorum." dediğimde söylediğimi algılayamamış gibi bana baktı. "Mutlu olalım ama aynı zamanda sonsuz olalım." ''Mutlu son olmasın, mutlu sonsuz olsun.'' dedi ve gülümsedi. ''Ama o film mutsuz sonla bitmişti.'' ''O şarkının...