24. Bölüm

47 9 0
                                    

Bölüm Şarkısı: Emir Can İğrek, Kor

ALYA MANAS

Erva gün geçtikçe daha da iyiye gitti. Bugün vuruluşunun üstenden 8 gün geçti. Bugün sonunda o hastaneden çıktı. Hem de yürüyerek. Ağrıları halen devam etse de geçecekti. Önemli olan kalıcı hasarı olmamasıydı. Bu yüzden ağrılarını hepimiz bir şükür sebebi olarak karşılıyorduk.

Serkan dört gün önce çıkarıldığı mahkemede tutuklandı. Henüz net cezası belli olmasa da bir sonraki mahkeme tarihine kadar tutuklu yargılanacaktı.

Aysel teyze, kızların avukatlığını yapmıştı. Her biri için ayrı ayrı şikayette bulunmuş her birini ayrı ayrı savunmuştu.

Aras'la benim aramda ise değişen bir şey yoktu. Durmadan aynı ortama girdiğimiz için her gün görüşüyorduk. Ben aramızdaki mesafeyi koruduğum için birkaç gündür o da yanıma yaklaşmıyor, benimle konuşmuyordu. Ama her defasında yüzüğümü kontrol ediyordu.

Bu sabah duş alırken yüzüğümü çıkarmıştım ve Erva'nın çıkacağını öğrenince aceleyle evden çıktığım için yüzüğü takmayı unutmuştum.

Bugün parmağıma baktı, yüzüğü göremedi ve çekti gitti. Açıklama yapmama fırsat vermedi. Arkasından gittim, yetişemedim. Bir süre arayıp aramama konusunda kararsız kalsam da sonunda aradığımda telefonu kapalıydı. Ondan vazgeçtiğimi düşündü.

Eve gelir gelmez yüzüğü parmağıma takıp ona fotoğraf attım ama iletilmedi.

Gece on iki buçuk gibi telefonum çaldı. Alaz'ın aradığını görünce kalbim korkuyla atmaya başladı. Bir şey mi olmuştu?

Korkuyla telefonu açtım. ''Efendim.''

''Kusura bakma Alya bu saatte arayıp rahatsız etmek istemezdim ama abime ulaşamıyorum." dedi sıkıntılı bir sesle. "Belki senin yanına gelmiştir diye düşündüm.'' Kalbim atmayı bıraktı.

Öğlenden beri ben de ulaşamıyordum. ''Ben de ulaşamıyorum.'' dedim korkulu bir sesle.

''Akşamüstü konuştum bir ara. İçmişti sanırım. Yanına gidip onu almak istedim ama yerini söylemedi. Bir şekilde bulup gittim ama ben gittiğimde kalkmıştı. Arabası da onda.'' Onun da sesine korku bulaştı. ''Sana gelirse haber verir misin bana?''

''Tabi.'' dedim hemen. ''Veririm.''

Teşekkür edip kapattı. Ben de hemen Aras'ı aradım ama kapalıydı. Bana gelmiş olabilir miydi?

Odamdaki balkon sitenin bahçesine bakıyordu. Balkona çıkıp teker teker arabalara baktım. Bir arabayı Aras'ın arabasına benzettim. Farları yanıyordu. Hemen içeri girip üstüme bir şeyler aldıktan sonra aşağı indim.

Arabaya yaklaşınca onun arabası olduğuna emin oldum ve kalbim tekrar atmaya başladı. Telefonumu çıkarıp Aras'ın yanımda olduğuna dair Alaz'a bir mesaj attım.

Derin bir nefes aldıktan sonra gidip kapısını açtım. Şaşkın gözlerle bana baktı. ''Ne yapıyorsun burada?''

''Gün ışığım.'' dedi gülümseyerek. Daha sonra gülümsemesi soldu. ''Artık gün ışığım değilsin ama değil mi?'' Oldukça sarhoştu. Bu halde nasıl araba kullanmıştı?

Mutlu Sonsuz Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin