17. Bölüm

58 10 0
                                    


Bugün 23 Ağustos, Aras'ın doğum günü. İyi ki doğdun Aras Birkent, iyi ki kalemime yansıdın.

İyi okumalar...

🎶

Stres öyle bir şeydi ki insanın vücudunu ele geçirince sömürüyordu. Bir de gerilimle birleşince insanı kafayı yiyecek dereceye getiriyordu.

Bugün Aras bize gelecekti. Sabahtan beri vücudumu saran bir gerilim vardı ve en ufak şeylere bile büyük bir tepki verebiliyordum. Şimdi ise yeşil kazağımı bulamıyordum.

''Arya!'' diye bağırdım ve odasına gittim.

''Ne oldu?'' dedi şaşkınlıkla.

''Yeşil kazağım nerede?'' dedim kızgınlıkla. Dolabını açıp kazağımı çıkardı. ''Bunun sende ne işi var?''

''Geçen gün almıştım.'' dedi rahat bir şekilde.

Bu rahatlığı beni daha çok çıldırtmıştı. ''Ben sana kaç defa dedim benden habersiz kıyafetlerimi alma diye? Hadi alıyorsun bari yine haberim olmadan yerine koy!''

''Yemedim ya kazağını. Al işte sapasağlam kucağında.'' dedi kızarak.

''Görgü kurallarından bilmem haberin var mı? Birine ait olan bir şeyi alacaksan o kişiden bunun iznini istemelisin.''

''Alya!'' diye bağırdı.

''Saygısız.'' dedim ben de onun gibi bağırarak.

''Ne oluyor burada?'' diye annem yanımıza geldi.

''Ablamı akşamın gerginliği sarmış bana çatıyor.'' dedi Arya kızgınlıkla. Elimdeki kazağı kafasına attım. ''Ne yapıyorsun ya!''

''Dua et elimdeki başka bir şey değil de kazaktı.'' dediğimde o da kazağı aynı şekilde bana attı.

''Kesin!'' dedi annem otoriter bir sesle. İkimiz de dönüp anneme baktık. ''Aras geldiğinde de böyle mi yapacaksın kızım?''

''Bir şey yapmıyorum ben.'' dedim kendimi dizginlemeye çalışarak.

''Gel biz seninle baş başa konuşalım biraz.'' dedi annem ve Arya'ya çıkması için bir hareket yaptı.

''Benim odam burası siz çıkın.'' dedi Arya omuz silkerek.

''Arya.'' dedi annem uyarı dolu bir sesle. Arya homurdanarak odadan çıktı. Annem yatağa oturdu ve benim de oturmam için bir işaret yaptı. Yanına gidip oturdum.

''Bana hala kızgınsın biliyorum.'' dedim somurtarak.

Annem gülümsedi ve yüzümü ellerinin arasına aldı. ''Sana kızgın değilim.'' dedi yumuşak bir sesle. Daha sonra ellerini çekti.

''O zaman neden engel olmadın bu tanışmaya. Yangına körükle gittin bir de. Ne gerek var anne böyle bir yemeğe.'' Sesim sakindi ama hayal kırıklığıyla doluydu.

''Sen neden geriliyorsun bu kadar? Babanı tanımıyor musun, ya da Aras'ı?'' dedi aynı yumuşaklıkla.

''Sorun onları ne kadar tanıdığım değil ki. Biz Aras'la yeni sevgiliyiz anne. Bir ayımız bile dolmadı bizim. Daha bunlar için çok erken.'' Gün boyunca o kadar gerilmiştim ki şuan dokunsan ağlayacak duruma gelmiştim.

''Güzel kızım bunun için gerilmene gerek yok ki. Emin ol hepimiz için bu daha iyi olacak. Onu tanıdığımız için hem biz hem de sen rahat edeceksin.'' Ben neden rahat edecektim ki? ''Artık ondan bahsederken gerilmene gerek kalmayacak.''

''Ben bunun için gerilmiyorum ki zaten.'' Çünkü Aras'tan onlara bahsetmiyordum.

''Çünkü gerilmemek için bahsini bile açmıyorsun.'' dedi annem gülerek. ''Yılbaşında baban nereye gittiğini sorduğunda direkt Umutlara diyebilirdin ama yalan söylememek için Aras'la buluşacağını söyledin. O an ne kadar gerildiğini gördüm.'' Ellerimi tuttu. ''Her şey yolunda merak etme. Herhangi bir şey olmayacak söz veriyorum. Her şey kontrolüm altında olacak. Güveniyorsun değil mi bana?'' Olumlu anlamda başımı salladım. Güveniyordum. ''O zaman bu gerginliği üstünden at ve git hazırlan.''

Mutlu Sonsuz Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin