Mike nottan etkilenmişe benzemiyordu, ben ise korkudan ölüyordum. Kendime ne kadar engel olmaya çalışsam da olmuyordu.
Belki de biraz Mike'tan ayrı kalmalıydım? Hiç istemesem de buna mecburdum.
W- Mike, ben eve gitmek istiyorum. Başına yeterince iş açtım üzgünüm. Hoşçakal.
diyip kapıya ilerledim. Peşimden gelmişti.M- Seni bırakayım.
W- Gerek yok sağ ol.
M- Ama Will-
W- Gerek yok dedim Mike! Yani üzgünüm.. Kendim gidebilirim.Ona bağırdığım zaman kendimi suçlu gibi hissediyordum. Beni tekmelemekten öldürecek bir varlıktan kurtarmıştı ve verdiğim tepki bu muydu? Kendimden nefret ettim.
W- Sonra görüşürüz Mike.
diyip çıktım.Eve gitmiyordum, ama nereye gideceğimi de bilmiyordum. Bir süre yürüdüm. Caddenin karşısına baktığımda çaresiz bir şekilde arkamdaki mağazaya girip saklanmaya çalıştım ama çok geçti.. Alex şerefsizi beni görmüştü ve yavaşça karşıya geçiyordu.
Bir an keşke Mike da benimle gelseydi diye düşündüm. Ama çocuk resmen benim bakıcıma dönmüştü. Her bir şey olduğunda onu çağırıyordum. Bu kez kendim baş etmeliydim. Nasıl yapacağımı bilmesem de deneyecektim..
Sakince mağazaya girdi ve kulağıma fısıldadı.
A- Benimle gel küçük ibne yoksa seni herkesin içinde rezil ederim.
Mecburen onu takip ettim.
Beni boş bir araziye sürükledi ve sertçe duvara doğru itti.
W- Ne istiyorsun benden? Sana hiçbir şey yapmadım beni rahat bırak!
A- Bir şey yapmana gerek yok zaten.
dedi ve elini dudaklarımda gezdirmeye başladı. Yüzümü çeviriyordum, ondan bıkmıştım. Artık gününü göstermenin zamanı gelmişti.W- ÇABUK BENİ RAHAT BIRAK APTAL YOKSA-
A- Yoksa sevgilini çağırıp ağlar mısın?
W- O BENİM SEVGİLİM DEĞİL!
*olabilir miydi*
A- Ah doğru, o senin sadece "arkadaşındı" di mi.
dedi arkadaş kelimesini bastırarak.W- Aramızda ne olduğu seni ilgilendirmez!
A- Biliyor musun? Aslında bu en çok beni ilgilendirir. Çünkü sizi birbirinize düşman edeceğim!Sabrım taşmak üzereydi.
W- Ne yaparsan yap bunu başaramayacaksın.
A- Öyle mi dersin? Bakalım küçük prens ibnesine zarar verdiğimi öğrenince senden ayrılacak mı? Ayrılmazsa mezara kadar yolun var.
diyip cebinden bir bıçak çıkardı ve kollarımı duvara doğru bastırdı.Kıpırdatamıyordum çok sıkı tutmuştu. Bıçakla sol kolumu çizdi ve öyle canım yanmıştıki çığlık atacaktım ama elini ağzıma koydu.
A- Bu daha başlangıç, şimdi nereye gidiyorsan git. Gözüme gözükmesen iyi olur yoksa iki kolu da yaralı bir ibne olarak dolaşmak zorunda kalırsın.
Kollarımı bıraktığı gibi hızlıca eve gittim. Bir yandan da acıdan ölüyordum.