Mike bana imalı bir şekilde bakıp gülümsüyordu. Benden bir şey istiyor gibiydi ama anlayamadım. Yanıma oturdu ve sanki birisi bizi duymasın diye kulağıma bir şey fısıldadı.
M- Açım.
W- nE. Daha yeni yemedin mi?
M- Yemek istediğimi kim söylemiş?Şaşırmıştım dediğine bir anlam veremiyordum. Toparlanıp ayağa kalktı.
M- Artık eve gitsem iyi olur. Seni de rahatsız ettim.
Rahatsız olmamıştım ama yine kalmasını istersem garibine gidebilirdi. Bu yüzden inkar edemedim.
W- Peki Mike hoşçakal.
M- Güle güle küçük kuş!O an resmen bayılacaktım. Kapıyı kapadım ve koltuğa uzanıp sevinç çığlıkları atmaya başladım. Ama bir dakika? Bana sadece kuş demişti, bunu en yakın arkadaşı olduğum için demiş olmalıydı.
Öte yandan bana daha önce hiç böyle seslenmezdi. Hiçbir şey anlamıyordum. Kafamı dağıtmak için dışarı çıkmaya karar verdim.
Odama gittim, gri bir üst ile kahverengi pantolon giymiştim.
Anahtarlarımı alıp evden çıktım.Bir süre durakta bekledikten sonra otobüs geldi. Ama baya doluydu fakat bir sonrakini beklersem hava kararacaktı mecburen bindim.
Yer kalmadığı için ayakta gidiyordum. Otobüs aniden fren yapınca dengem bozuldu ve tam birinin üstüne düşüyordumki beni sırtımdan yakaladı.
Teşekkür etmek için kafamı çevirdiğimde o kişinin Mike olduğunu gördüm. Domatese döndüğümden emindim. Bana hayranlıkla bakıyordu. Bu nasıl bir tesadüftü?
W- T-teşekkürler.
diyebildim.Birden oturduğu yerden kalkıp benim oturmamı işaret etti. Utandım fakat bir daha aynı şey olursa Mike'ın üstüne düşeceğimden korktuğum için oturdum.
Mike'sa demire tutunmuş gülerek bana bakıyordu. Çok seviyordum bana gülerek bakmasını! Çok şirindi.
Otobüs yavaş yavaş boşalıyordu. Mike inmişti, ben ise camdan ona el sallıyordum.