Kafamı duvara yaslayıp oturduğum yatakta daha dik durmak için derin bir nefes aldım. O iğrenç olaydan 1 hafta sonra odama aldığım ilk insan Olivia'ydı. Doğru düzgün dinlenip kendime gelmiş hissetsem de hala daha o berbat anların gözümün önüne geldiği oluyordu.
"İşte o gün çektiğim video. Babanın nasıl dövdüğünü gören Lucas, lütfen benim ustam olun diye önünde eğilecekti az kalsın." Diyerek elindeki telefonda oynayan videoyu bana doğru gösterirken bir yandan da konuşuyordu. Videoda çocuğun kanla kaplı yüzünü gördüğüm ilk saniye bulanmaya başlayan midemle refleks olarak elimi ağzıma götürdüm. İçimden kendime sakin olmamı söylerken bir yandan da korkudan hızlı hızlı atmaya başlayan kalbimi sakinleştirmeyi başardığım için kendimle gurur duyuyordum.
Muhtemelen videonun canımı sıktığını fark eden Olivia "Özür dilerim Rose, ben sadece belki dövüldüğünü görmek seni rahatlatır diye düşünmüştüm." Diye açıklama yaparken hemen telefonu karşımdan çekip videoyu kapattı ve yere eğilerek telefonu halının üzerine bıraktı.
"Problem değil. Yüzünü görmek midemi bulandırıyor." Dedim ve doğrudan gözlerime bakan üzgün gözlerden kaçmak için bakışlarımı pencere tarafına çevirdim. Akşam güneşi bastırıp iktidar olurken gökyüzünde ay kendi ışığıyla asılı duruyordu.
Olivia, bir anda bedenimi kendine doğru çekip sıkıca sarılınca uzun zamandır Olivia'ya dokunmadığım için çok garip hissetmiştim. Çiçek vermeyen bir tohumdum da bir anda toprağın üstünde filizim belirmişti. Onunla yeniden arkadaş oluyor olduğumu hissetmek yalnızlığımı biraz olsun gideriyor ve bana iyi geliyordu. Sadece kendimi düşünüyor olabilirdim ama yine de bana iyi geleni yapıp Olivia'nın yanında durmaya devam edecektim.
Ben de Olivia'nın boynuna kollarımı doladığımda aşağıdan gelen piyano sesi ile heyecanlandığını hissetmişti bedenim. Jane Meryem bestesi geceye akarken ay ışığını besliyordu sanki. Boğazıma kadar çıkan heyecan verici bir sıvı vardı, karnımda yükselen kelebekler boğazıma dizilmiş de uçmayı bekliyorlardı. Dudaklarıma düşen gülümsemeye engel olamadığım için çenemi Olivia'nın kemikli omzuna yaslayıp bir süre pencereye gülümseyerek öylece bakakaldım. Olivia da geri çekilmek için herhangi bir hareket yapmadı.
Yine de ilk çekilen Olivia olduğu için saniyelik olarak mimiklerimi kontrol edemediğim için hülyalı gülümsememi gören Olivia, bana imalı imalı bakmaya başladığında kafamı yastığa gömüp ölene kadar öylece durmayı falan düşünmüştüm.
"Ne oldu?"
"Ne ne oldu? Aşık gülümsemesi vardı suratında, Mark Lee'ye aşık mı oldun gerçekten?" diye sorduğunda panikten napacağımı bilemediğim için söylediğine şaşırmış gibi yapıp inkar etmeye hazırlanmıştım.
"Aşık gülümsemesi de ne Olivia? Uyduruyorsun, öyle gülmedim. Piyano hoşuma gittiği için güldüm." Diye peşi sıra yalan söylerken ve salağa yatarken aslında Olivia'nın ne tepki vereceğini bilemediğim için korkmuştum. Kavga etmeden önce de Olivia'nın fikirlerine çok değer veriyordum ama kavgadan sonra o arkadaş grubundan birine âşık olmam Olivia'yı kınadığım ne varsa karmanın bana tokat gibi çarpmasındandı. Ayrıca daha geçenlerde Mark Lee'yle çok yakıştığını bile söylemiştim, şimdi Mark'tan hoşlandığımı söylemem komedi dizilerindeki senaryolardan daha komediydi.
"Niye inkar ediyorsun? Sanırım asla eskisi gibi olamayacağız değil mi? Rose ikimiz de aşık olduğumuz insanları ilk birbirimize söyleyecektik, Hyunjin'le bunun için saç baş kavga bile ettim."
"Biliyorum." Omuz silktiğimde kafasını yukarı kaldırıp derin bir nefes aldı. Topuz yaptığı saçından fırlayan dalgalar, omuzlarını süpürürken gerçekten de onu özlediğimi fark etmiştim.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Feelings / Mark Lee
FanfictionÇünkü duyguları bulmak zordur. Mark Lee 2020 Tamamlandı