Medya: Mor ve Ötesi/ Bir Derdim Var
🌌🌌
Sabah uyandığımda her zamanki gibi bir süre boş boş tavana bakıp telefonumu aldım. Her zamanki gibi hiçbir bildirimim yoktu. Gözlerim çok ağrıyordu.
Dün gece çok geç uyuyabilmiştim. Canım o kadar çok yanıyordu ki artık acısından uyuyamıyordum. Uyursam da zar zor uyuyabiliyordum.
Banyoya gidip işlerimi halledip odaya döndüm. Benim paraya ihtiyacım vardı. Üniversiteye gittiğimde de lazım olacaktı. Onun için de biriktirmem gerekiyordu.
Benim bir şey yapıp daha fazla kazanmam gerekiyordu. Aklıma şarkı yarışması gelince onu kazanırsam oradan gelen para birkaç ay yeterdi. Kafam da yanan ampulle gülümsedim. Aslında sesim güzeldi ve ben cover şarkı söyleyip paylaşırsam para kazanabilirdim.
Banka hesabı için yaşım yetmiyordu ancak babam bize hesap açmıştı. İyi ki de açmıştı. Birkaç tane şarkı söylemem gerekiyordu. Şu an aklıma gelmiyordu bunu akşama erteleyip bir şeyler atıştırmak için aşağı indim.
Hızlıca bir şeyler yiyip odaya çıktım. Birkaç gündür Ayşe teyzeyi göremiyordum. Mustafa abiye sorsam iyi olurdu. Dolaptan gri bol pantolunumla gül kurusu sweat alıp giydim. Montumu da giyip çantamı alıp çıktım.
Evden çıkınca Mustafa abiye "Günaydın abi." diyip gülümsedim. O'da gülümseyip karşılık verince hemen söze girdim.
"Abi, Ayşe teyzeyi birkaç gündür göremiyorum. Nerede? İşi falan mı var?"
"Kızım onun torunu hastaymış. İzinli O. Sana yazmamıştır belki de."
"Olabilir abi. Neyi varmış? Çok mu ciddiymiş?"
"Ağaçtan düşmüş kızım."
"Ayy onun acısı da kötü olur."
"Deneyimlisin bakıyorum."
"Tabi abi. Benden deneyimlisi mi var? Ağaç tepelerinden hiç inmezdim ben."
Gülüp "Seni cadı" diyip burnumu sıktı.
"Neyse abicim benim gitmem lazım. Görüşürüz."
El sallayıp öpücük attım. Bir şey diyecek olduysa da demeyip O'da öpücük atıp el salladı. Gülüp arkamı döndüm. Durağa yürüyüp otobüsün gelmesini beklemeye başladım.
🌌🌌
Bu siparişi de verip doğruldum. Bugün kafe çok kalabalıktı. Etrafa bakıp diğerlerinde göz gezdirdim. Gözlerim Oğuz'a takılınca Deren ile gülerek konuştuğunu gördüm.
Bu içimde bir şeyleri kırdı. Herkesle konuşup gülüyordu ancak bana gelince gülümseyen yüzü düşüyordu ve ağzını bıçak açmıyordu. Önüme dönüp yeni gelen müşteriden sipariş almak için masalarına ilerledim.
"Ne alırdınız efendim?"
Siparişlerini verince hemen gidip Kuzey'e söyledim. Hazır olmasını beklerken hayatımı sorguluyordum. Derin düşüncelerimden Kuzey'in beni dürtmesiyle çıktım.
"Kızım sen iyi misin? Kaç saattir sesleniyorum sana."
"İyiyim cano. Dalmışım biraz."
İkimizde gülerken tepsiyi aldım. "Hadi görüşürüz." diyip siparişleri götürdüm. Gün böyle böyle devam etti. Çıkış saati gelince eşyalarımı almak için odaya gittim.
Eşyalarımı alıp çıktım. Ben çıkınca karşı odadan da Oğuz çıktı. Bana saniyelik bakıp geri önüne döndü. Hızlıca yürümeye başlayınca O'na seslendim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CANHIRAŞ
ChickLitAkşin, gözünde yaş kalbinde kırıklarla karşısındaki uçsuz bucaksız denize bakıyordu. Yaşadıkları tıpkı bir film şeridi gibi gözlerinin önünden geçmeye başladı. Şu an sağlıklı düşünemiyordu. Bu acıların son bulmasını istiyordu. Uçuruma doğru bir adı...