Medya: Dicle köprücü/ Sevilmemişim
🌌🌌
4 ay sonraAradan geçen 4 ay boyunca çokta bir farklılık olmadı. Birkaç kere buraya geldiler, okulda konuşmaya çalıştılar ancak hepsinde de bir şekilde yırtmaya çalıştım. Birkaç kere kaçamadım ama benim için fark etmedi.
1 hafta önce üniversite sınavına girmiştim ve artık kurtulmuştum. Güzel gibiydi. İnşallah istediğim bölüme yeteri kadar puan alabilirdim.
Oğuz'da güzel sonuçlar bekliyordu. Sınavdan sonra Oğuzlarda kalmıştım ve akşama kadar dışarıda eğlenmiştik. Ben ne kadar mutsuz olsam da onun yanında mutluymuşum gibi yapıyordum dayanamıyordum artık bu olanlara.
Ne bana yapılanlara ne de bu içimdeki bastırdığım duygulara. Bu duyguların bana zarar vermesinden korkuyorum. Ancak en fazla ne gibi bir zararı olabilirdi ki?
Sınav günü sınav yerine erken gitmiştim ancak kimliğimi evde unutmuştum. O kadar korkmuştum ki sınava giremeyeceğim diye.
En acısı da arayacağım kimsem yoktu. O kadar endişeyle gelip gitmiştim ki. Yaşadığım stresi bir Allah bir de ben bilirdim. İnşallah kimse yaşamaz böyle bir şeyi.
Diğerleri evde değildi. Diğer üçünün sınavı aynı okula çıkmıştı. Onların yanındaydılar. Çıkışta beni hiçbiri aramamıştı. Aramak o kadar da zor değildi be.
En çok koyanlardan biri de sınav çıkışında herkesin ailesi yanındaydı bense kimsesizdim. Kimsem yoktu. Oğuzlar dönüşte beni almıştı da onlarla gitmiştim.
Can'ın sınavı iyi geçmişti. Keza Sefa'nınki de. Cansu özele gidecekmiş sanırım. Storyden görmüştüm. Oğuz bugün şehir dışına çıkacaktı onunla vedalaşmıştık.
1 hafta boyunca orada kalmıştım ve beni arayan soran olmamıştı. Şimdi eve dönüyordum. Hava kararmıştı biraz.
Eve geldiğimde Mustafa abiye selam verip içeri girdim ancak bahçeden sesler geliyordu. Sese yaklaşıp baktığımda başımdan aşağı kaynar sular dökülmedi benim başım koptu. Çünkü bahçede bütün aile ve diğer akrabalar vardı. Ortada pasta vardı. Anlaşılan kutlama yapıyorlardı.
"Hayırlı olsun canlarım. Üniversite sınavınıda atlattınız."
"Teşekkürler dede."
Gibi konuşma yapmıştı hepsi. Ben peki? Ben kimdim? Eşek başımıydım ben? Gözümdeki yaşlarla hızlıca odaya çıktım. Kapımı kilitleyip yatağın yanına çöktüm. Sırtımı yatağa yaslayıp ağlamaya devam ettim. Gerçekten hiç mi mutlu olamayacaktım ben?
Dışarıdan gelen kahkaha sesleriyle ağlamam karışırken uyuyakalacağımı biliyordum. İnşallah sesime bir şey olmazdı çünkü yarın müzik yarışmam vardı. Bu düşünceler eşliğinde rahatsız bir uykuyadaldım
🌌🌌
Sabah uyandığımda her yerim ağrıyordu ancak takmadım. Gözlerim şişmişti. Oğuz şehir dışında olacağı için gelemeyecekti yarışmama.
Diğerleri gelir miydi bilmiyorum ama söz vermişlerdi. Gerçi verdikleri hiçbir sözü tutmamışlardı ancak buna gelirlerdi be. Hatta emindim gelirlerdi ve en öne otururlardı.
Hızlıca duşa girdim. Üzerimi değişip aşağı indim. Daha erkendi. Bir şeyler atıştırıp eşylarımı aldım ve evden çıktım. Kimsenin olmadığı bir yere gidip yarışma saatine kadar çalışmıştım.
Biraz heyecan vardı içimde. Oğuz'la konuşmuştuk. Beni sakinleştirmişti ve Karanla birlikte beni motive etmişelerdi. O' da burada olamadığı için üzgündü ancak olamamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CANHIRAŞ
ChickLitAkşin, gözünde yaş kalbinde kırıklarla karşısındaki uçsuz bucaksız denize bakıyordu. Yaşadıkları tıpkı bir film şeridi gibi gözlerinin önünden geçmeye başladı. Şu an sağlıklı düşünemiyordu. Bu acıların son bulmasını istiyordu. Uçuruma doğru bir adı...