17. BÖLÜM

8.3K 358 29
                                    

Medya: Sena Şeker/ Porselen Kalbim

🌌🌌

"Ne?"

Omuzlarım çökmüştü ve sesim çok kısık çıkmıştı. Duymuş muydu emin değildim. Ben bunları duyacak, hak edecek ne yapmıştım?

"Sana yazıklar olsun, Akşin. Sen ne ara böyle bir kız oldun ha?"

Anneme döndüm. "Ne yapmışım ben Allah aşkına?"

"Bilmemezlikten gelme. Cansu ve arkadaşı olmasa gerçek yüzünü göremeyecektik senin. Söylesene şirketteki dosyaları çalıp ne yapıyordun? Dur ben tahmin edeyim. Karşı tarafa verip para kazanıyordun di mi?"

"Ne diyorsun abi sen? Beni en iyi siz bilirsiniz ben neden öyle bir şey yapayım?"

"Demek ki tanıyamamışız Akşin. Daha fazla itiraz etme. Al bu da kanıtları. İnanmazsan eğer."

Diyip yüzüme elindeki kağıtları fırlattı. Ben yere düşen kağıtlara bakarken devam etti.

"Geçen gün banka hesabına yüklü miktarda para da yatmış. Hadi bunu da açıklasana. Gerçek yüzün çıktı işte ortaya."

Bunu diyen Cenk idi. Gözlerimi kağıtlardan çekip gözlerinin içine baktım. Nasıl baktığım hakkında bir fikrim yoktu ancak bir iki saniye sonra gözlerini kaçırdı. Diğer herkeste gözlerimi gezdirince herkesin aynı şeyi düşündüğünü anladım. Buruk bir şekilde tebessüm ettim.

Tebessümlerim daha sonra kahkaya dönüştü. Bir yandan gözümden akan yaşları siliyordum, bir yandan da ağrıyan karnımı tutuyordum. Herkes bana kaşları çatık bir şekilde bakıyordu. Kendimi delirmiş gibi hissediyordum. Kahkalarım keskin bir bıçak gibi kesildi.

"Birisi size bunları dedi. Bir iki mesaj gösterdi diye ben öyle mi yapmış oluyorum? O konuşmayla bir alakam yok. Eğer dosya alıp karşı tarafa versem emin olun kimseye söylemezdim. O para mevzusuna gelecek olursak açıklayayım. Paraya ihtiyacım vardı. Bir kafede çalışıyorum ancak yetmiyor. Ben de şarkı söyleyip paylaştım. Oradan geldi o para. Gerçi siz inanmazsınız şimdi. Neyse ki benim gerçek kanıtım var durun getiriyorum hemen."

Diyip arkamı döndüm. Hızlıca odaya girip telefonumu aldım. Yanlarına dönünce ilk olarak videomu açıp gösterdim. Daha sonra banka hesabıma girip ayrıntılarıyla gösterdim. Telefonu kapatıp söze girdim.

"İçiniz rahat etti mi şimdi? Gözümden daha ne kadar düşebilirsiniz bilmiyorum. Her seferinde diyorum artık düşemezler diye. Siz beni her seferinde yanıltıyorsunuz. Ne yapın biliyor musunuz? Alın öz kızınızı da hepiniz hayatımdan siktir olup gidin. Bir daha karşıma da çıkmayın. Artık ne ölünüz ölüme ne diriniz dirime. Hadi eyvallah." diyip çıkacakken aklıma gelenle durdum.

"Ayrıca Murat Bey ve Kartal Bey, sizden bana karşı ön yargılı olmadığınız için teşekkür ediyorum. Hadi eyvallah." diyip çıktım.

Mustafa abi direkt yanıma geldi. "Kızım iyi misin sen?"

"Abi.. Ben.. Ben.."

Bir türlü lafa giremiyordum. Mustafa abiye sarılıp başımı göğsüne yasladım. Ağlamaya devam ettim. O da saçlarımı okşuyordu. "Hişşt, tamam geçti bak ağlama lütfen."

"Abi neler dediler bana? Ben ne günah işledim de bunlar geliyor başıma?"

"Hişşt, deme öyle. Gel şöyle otur dinlen."

"Yok abi. Burada kalamam gitmem lazım."

"E nereye gideceksin kızım. İyi değilsin şu an."

"Oğuz'un yanına gideceğim abi."

CANHIRAŞHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin