24. BÖLÜM

7.6K 366 47
                                    

Medya: Pinhani/ Sevmekten Usanmam

🌌🌌

Abilerim, Poyraz abim, Can, Kardeşim ve ben hepimiz odada oturuyorduk. Ben, Poyraz abimin önünde oturuyordum ve o da benim saçlarımı örüp örüp bozuyordu. Saçlarımla oynamayı çok seviyordu. Diğerleri de bazıları yerde bazıları koltuklarda oturuyordu.

"Bal kızım benim."

Ardından saçlarımı koklayarak öptü. Gülümsedim. Poyraz abimin yeri ben de çok ayrıydı. Benim için ikinci baba gibi bir şeydi. O evlendiğinde ne yapacaktım bilmiyorum. Muhtemelen depresyona girerdim ama belli etmezdim. Yengem olacak kişiyi de kötü hissettirmek istemezdim.

"Bal kızım, evlenmeyeceksin sen di mi?"

"Ne? Ne alaka o abicim?"

"Evlenme sen sakın tamam mı abicim?"

"Evet sakın evlenme abim."

Diğerleri de 'evlenme' demeye başlamıştı. Hepsine kahkaha atasım geliyordu. Yüz ifadeleri o kadar komikti ki.

"Merak etmeyin, sizi bırakmayacağım ben. Hem evlilik çok düşünmüyorum. Asıl siz evlenmeyin. Yoksa ben de gider hepinizden hebersiz evlenirim."

Tabii ki de yalandı. Onlar olmadan nasıl evlenecektim ki ben? Ailem olmazsa çok eksik hissederdim. Onlar olmadan evlenmemin ne anlamı kalırdı ki? Poyraz abim beni kenide çevirdi ve ellerini omzuma koydu.

"Bebeğim, ne demek siz olmadan evlenirim? Sen beni kalpten mi götüreceksin hı? Bizsiz asla. Tamam mı? Eğer ben senin düğününde olmayacaksam ne anlamı kalır ki yaşamamın ha? Yok tamam mı?"

"Şaka yaptım abicim. Siz olmadan nasıl evlenirim ben hım?"

Baran abimin konuyu değiştirmesiyle başka şeyler hakkında konuşmaya başladık. Gülümserken kulağım şiddetli bir şekilde çınlamaya başladı. Elimi hızla kulağıma kapattım. Dayanamayıp çığlık atmaya başlayacağım sırada sıçrayarak uyandım.

Yattığım yerden doğrulup başucumdaki suyumdan alıp içtim. Güneş çoktan doğmuştu. başımı yatak başlığına yaslayıp tavanı seyretmeye başladım. Karan'la birlikte bugün nikah için tarih almaya gidecektik. Sanırım ondan kaynaklı böyle bir rüya görmüştüm. Keşke böyle olmasaydı ama yapacak bir şey yoktu.

Bana sosyal medyadan sürekli mesaj atıyorlardı ancak hesaplarını kısıtladığım için mesaj listeme de düşmüyordu. Böylelikle ne yazdıklarına bakıyordum lakin onlar benim baktığımı göremiyordu. Her baktığımda da ağlıyordum. Hepsini çok özlemiştim. Yanlarında yaşadığım ailemi ve biyolojik ailemi de.

Biyolojik ailemle çok bir etkileşimim yoktu ancak hepsine alışmıştım. İnsan özlüyordu ya. En çok Poyraz abimi özlemiştim ancak beni en çok kıran da oydu. Bir yerde okumuştum 'İnsanı en çok kıran en sevdiğidir.' Gerçekten de öyleydi. Yaşayarak tecrübe etmiştim ne yazık ki. Düşündükçe modum düşüyordu. Onları boşverip başka şeyler düşünmeye başladım.

Oğuz'la oynamamızın üzerinden birkaç gün geçmişti ve kızla konuşmaya başlamışlardı. Adı Mine idi. Çok tatlı ve sakin bir kızdı. Oğuz ile de çok yakışıyorlardı. İnşallah birbirleri için doğru insan olurlardı. Bir arada iken çok mutlulardı. Onlar adına mutluydum.

Dışarıdan gelen martı çığırtısıyla düşüncelerimden sıyrıldım. Yerimden kalkıp yatağımı düzelttim. Banyoya gidip işlerimi hallettim. Mutfağa doğru ilerlerken Oğuz ile Karan'ın sesi geliyordu. Anlaşılan kahvaltıyı bugün onlar hazırlıyordu. Mutfağa girdim. İkisinin de arkası dönüktü. Yaptıkları işe odaklanmış gözüküyorlardı.

CANHIRAŞHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin