27. BÖLÜM

5.9K 354 55
                                    

Medya: Anıl Emre Daldal/ M.

🌌🌌

1 Hafta sonra

Bugün balayımız bitmişti ve biz birkaç saat sonra yola çıkacaktık. Son günümüz olduğu için öğlene kadar uyumuştuk. Uyandığımda esneyip telefondan saate baktım. 12.30'a geliyordu. Vücudumu esnetip yan tarafıma döndüm. Karan'ın bana sarılı kolları ben oturur pozisyona geldiğim için boşluğa düşmüştü.

Bir şeyler homurdanıp diğer tarafa döndü ve yastığına sarıldı. Ah, temas bağımlısı sevgilim. Karan'a yaklaşıp yüzündeki benlerini saymaya başladım.

Ben benlerini sayarken bir an da kaşlarını çattı ve bir şeyler mırıldanmaya başladı. Yüz ifadelerinden kabus gördüğü anlaşılıyordu. Elimi yanağına uzatıp yavaşça okşamaya başladım. Bir yandan da Karan'a sesleniyordum.

"Karan, aşkım uyan hadi. Kabus görüyorsun."

Karan'ı sarsmamaya çalışıyordum çünkü şu an kabus görüyordu ve kabus gören kişiler öyle uyandırılmazdı. Hala uyanmamıştı ve ben ona seslenmeye devam ettim. Bir yandan da endişeliydim.

"Aşkım, uyan hadi. Rüyadasın."

Birkaç kere tekrarlamam sonucu uyanmıştı. Gözlerimin içine bakıp yutkundu. Hızlıca vücudumu süzüp oturur pozisyona geçti. O kadar hızlıydı ki hızına yetişemiyordum. Kollarını sıkıca bana sarıp soluklanmaya başladı. Hızlı hızlı nefes alıp veriyordu.

Ellerimi saçlarına çıkarıp okşamaya başladım. Kabustan dolayı terlemişti ancak bu beni tiksindirmedi. Saçlarını okşamaya devam ederken boynuma ıslaklık geldi. Ağladığını anlayınca geri çekilmek istedim ancak Karan kollarının tutuşunu sıkılaştırdı ve ayrılmama izin vermedi.

Sırtını okşamaya başladım. Nefesleri düzene girip ağlaması bitince kolları gevşemişti. Yavaşça ayrılıp ellerimi yüzüne koydum. Göz göze idik şu an. Gözlerinin içi kızarmıştı. Her ne gördüyse gerçekten çok etkilenmişti. Bebek gibiydi şu an. Sesimi ekstra yumuşak tutmaya çalışarak söze girdim.

"Bebeğim, iyisin değil mi? Ne gördüğünü anlatmak ister misin?"

"Akşin, yavrum. Rüyamda bir şeyleri yanlış anlıyordun sonra seni aldattığımı sanıyordun ve beni terk ediyordun. Sonra- sonra Oğuz. Oğuz'da gidiyordu kimse konuşmuyordu benimle. Kimsem kalmıyordu benim."

Susup derin bir nefes aldı.

"Oğuz, Oğuz ölüyordu benim yüzümden. Seni aldattığım için bana kızıp çıkıyordu evden sonra.. sonra ona.. ona araba çarpıyordu. Yanına gittiğimde bana senden nefret ediyorum dedikten sonra gözleri kapanıyordu. Benden nefret ederek ölüyordu."

Karan rüyasını anlatırken tekrar ağlamaya başlamıştı. O kadar korkmuştu ki gördüğü rüyadan. Benim gitmem, Oğuz'un öldüğünü görmesi onu çok korkutmuştu. Onun hayatı Oğuz ve bendim. Rüya da olsa dünyada değer verdiği kişilerin hayatından gitmesi onu çok kötü etkilemişti.

Şu an yaşadığı duygu yoğunluğunu anlıyordum. Bu geçirdiğimiz 1 hafta boyunca belli etmemeye çalışsada Oğuz'u çok özlemişti. Birkaç kere Oğuz'la da görüntülü konuşmuştuk. O da çok özlemişti. İkisi de belli etmediğini sansa da çok belli ediyordu iki kardeş.

"Şş sakin ol bebeğim. Bak ben buradayım. Birkaç saat sonra Oğuz'u da göreceksin. Sadece kabus tamam mı? Korkma bak gerçeğim ben." Diyip yanağını okşadım.

"Biliyorum rüya ama çok gerçekçiydi. Bırakma beni sakın." Diyip sıkıca sarıldı. Duygu dolu sesi benim de gözlerimi doldurdu.

"Şş, aklına kötü şeyler getirme aşkım. Beni de ağlatacaksın şimdi. Hem aldatırsan ben de Feride gibi kendimi Anadolu'ya vururum fena mı?"

CANHIRAŞHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin