Medya: Mavi Gri& Ahmet Hatipoğlu/ Ölümle Yaşam Arasında
🌌🌌
Gelen mesajı kimin attığına baktığımda donup kalmıştım. Gerçekten şimdi miydi? Ben o kadar şeyler yaşamıştım ama şimdi miydi? Mesaja ne kadar öylece baktım bilmiyorum omzuma dokunulmasıyla irkildim ve O kişinin kim olduğunu öğrenmek için oraya döndüm. Oğuz'du büyük ihtimalle. Dönüp bakınca tahminimde yanılmadığımı anlamış oldum.
"Kanka, naber?"
Yüzümde nasıl bir ifade gördüyse gülümseyen yüzü beni görünce soldu. Aniden kaşlarını çatıp "Ne oldu sana!?"
Ağzımı açıp konuşamıyordum. Sanki donmuş gibiydim. Oğuz omuzlarımdan tutup beni sarsmaya başladı.
"Akşin, yavrum iyi misin sen!? Endişeleniyorum bak cevap ver lütfen."
Transtan çıkmış gibi sıçradım. Oğuz'a bakıp yaşlı gözlerle söze girdim.
"Oğuz - Oğuz- O- O."
Sözümün devamını getiremiyordum.
"Akşin ne oldu çıldırtma beni."
"Oğuz, O- O yani Can. Can bana mesaj atmış."
"Ne? Neden atmış?"
"Bilmiyorum. Neden şimdi? Bunca zamandır neden atmadı da şimdi atıyor?"
"Tamam aşkım sakin ol şimdi. Tamam mı?"
"Oğuz ben- ben."
Dayanamayıp Oğuz'a sarılıp ağlamaya başladım.
"Tamam sakin ol şimdi bebeğim. Gel şuraya geçelim orada rahat rahat ağlarsın."
Kayalıkların en aşağısına inip oturduk. Oğuz ne kadar kötü olduğumu bildiği için soru sormuyordu. Ağlamalarım yavaşça dindi. Oğuz'dan ayrılıp gözlerimi sildim. Oğuz'a dönünce Onunda gözlerinin kızardığını gördüm. Onu öyle görünce içim kötü oldu.
"Oğuz. Bugün gitmesek olur mu? Yalnız kalmak istiyorum."
"Akşin, saçmalama bebeğim. Seni tek bırakamam. İyi gününde de kötü gününde de yalnız bırakmam seni."
"Oğuz." Biraz durup devam ettim. "Lütfen. Yalnız kalsam çok iyi olacak."
Beni tek bırakmak istemese de başını salladı. "Peki, yalnız kal ama ne olursa olsun arıyorsun beni. Anlaştık mı?"
Bunları bana sıkıca sarılıp dile getirmişti. Ben de O'na sıkıca sarılıp "Tamam." dedim.
Benden ayrılıp "İyice ağlak oldun be yeter artık. Her yerimi sümük yaptın. Pis kokoş."
Dediklerine ilk kahkaha attım sonra kaşlarımı çattım.
"Kokoş mu? Ne kokoşu be sensin o, kokoş."
"Tamam aslanım. Sakin ol bir. Şaka yaptım. Abimle sen de ne varsa bugün ikinizde heyheylisiniz."
"Sus be paçoz." diyip kafasını ısırdım. Benden kaçmaya çalışsada sıkıca tutuyordum. En son kollarımın arasından çıkıp yanaklarımı sıktı. Ellerini çekip "Yeter bu kadar gırgır şamata."
"Tamam bebek, ben gidiyorum. Konuşuruz sonra."
"Akşin, bak kesinlikle en ufak bir şey de beni arıyorsun. Yoksa kötü olur. Ayrıca saçlarını fark etmedim sanma. Çok yakışmış ama niye kestirdin ha? Ben seviyordum senin o merinos koyunu saçlarını."
"Ayy teşekkür ederim aşkom. Hem kökü ben de uazar ne de olsa. Sakin ol koca aslan. Hadi görüşürüz."
Yanağından öpüp el sallayarak uzaklaştım. Arkamı dönünce gülen yüzüm soldu. Nereye gideceğimi bilmiyordum. Otobüs durağına gidip gelen otobüse bindim. Tekli cam tarafına oturup başımı cama yasladım. Bir yandan da kulaklığımı kulağıma takıp müzik açıyordum. Müziği açınca başımı tamamen cama yaslayıp camdan dışarıyı izlemeye başladım. Yağmur yağmaya başlamıştı. İnşallah Oğuz çok ıslanmazdı. Derin nefes verip düşüncelerimi dağıttım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CANHIRAŞ
ChickLitAkşin, gözünde yaş kalbinde kırıklarla karşısındaki uçsuz bucaksız denize bakıyordu. Yaşadıkları tıpkı bir film şeridi gibi gözlerinin önünden geçmeye başladı. Şu an sağlıklı düşünemiyordu. Bu acıların son bulmasını istiyordu. Uçuruma doğru bir adı...