Medya: Canozan/ Ağlama Ben Ağlarım
🌌🌌
İlahi Bakış Açısı
Karan, Oğuz ve diğerleri Akşin'den gelen konuma son süratle gidiyorlardı. Ne hız sınırı ne de kurallar, hiçbiri umurlarında değildi. Ondan daha önemli bir şey vardı daha doğrusu bir şeyler. Akşin ve minik bebek.
Poyraz, aklına gelen telefon konuşmalarıyla biraz daha gaza bastı. Arkadan onu takip eden diğer iki araçta hızlandı. Şu an zamanla yarışıyorlardı. Yarım salise bile onlar için çok çok önemliydi.
Poyraz, sağ tarafa sapınca gaza biraz daha asıldı. Bundan sonrasını düz gösteriyordu. Olabildiğince hızlı gidiyordu. İçinden hem küfürler ediyor hem de dua ediyordu.
"Allah'ım! Nolur onlara bir şey olmasın."
Yola çıktıklarından beri kalbinden geçen tek şey buydu. Diğerleri de onun kadar endişeliydi. Hepsi kahroluyordu. Eğer onlara bir şey olursa ne yapacaklardı? Nasıl unutacaklardı o acıyı?
Kaybetme düşüncesi bile onları bu kadar kötü yaparken nasıl dayanacaklardı ki? Yaşamayan bilmezdi sevdiğin birini, sevdiğinin birinin canından olan miniği kaybetmeyi.
O boğazın düğüm düğüm olmasını, gözünün sürekli dalması, ellerinin titremesi, yatmaktan başka hiçbir şey yapmama isteği. Uyumak, sadece uyumak istemek. Yokluğunu kabullenememek.
Ama insan, zaman geçtikçe alışıyordu ve alıştıkça yokluğu, varlığına ağır basıyordu.
Kabullenemiyordu ancak alışıyordu. Alışmak zorunda kalıyordu ne kadar alışmak istemesede..
Poyraz, alışmak istemiyordu keza diğerleri de. İkisinden birini kaybetme düşüncesi bile onları parçalıyordu. Alışmamak için son hız gidiyorlardı.
Sonunda yan tarafta kalan arabayı gördüklerinde hızla frene basıp sırasıyla hepsi arabaları durdurdu. Hepsi arabadan inip araca doğru ilerlediler.
Poyraz ve Karan hızlıca arabaya yaklaştılar. İçerideki baygın Akşin'i görünce bayılacak gibi oldu Karan. Olmazdı bir kere daha sevdiklerini kaybedemezdi.
"Allah'ım, nolur nolur onları da alma benden."
İçinden sürekli bunu tekrar ediyordu. Hepsi kapıyı açmaya çalışsalar da açamamışlardı. Kartal tam camı kıracağı sırada duydukları ambulans sesiyle sevinmişlerdi.
Yolda gelirken Tuna'nın aklına ambulans gelmesiyle hemen aramışlardı. Onların gelmesiyle Kartal hızlıca camı kırıp arabanın anahtarına uzandı.
Neyse ki kolu uzun olduğundan yetişebilmişti. Hızlıca anahtarı alıp kilidi açtı. O kilidi açar açmaz sağlık görevlileri aracın yanına gelmişlerdi.
Hızlıca Akşin' sedyeyle alınırken Karan direkt söze girdi.
"Karım, karım hamile. Kan, bacaklarının arasında kan gördüğünü söylemişti. Lütfen, lütfen bebeğimle karımı kurtarın."
"Beyefendi, lütfen sakin olun. Biz elimizden geleni yapacağız. En yakın hastane 'Kalp Atışı' hastanesi. Oraya gideceğiz. Siz de oraya gelin."
Sağlık görevlileri, hastayı hızlıca araca koyup yola koyuldu. Diğerleri de hızlıca yola koyulacakları zaman gelen polis arabasıyla Karan hızlıca arabasından indi.
"Kemal, buraları iyice arayın. Gelen silah sesleri neymiş? Kim yapmış? Her şeyi yarına kadar masam da istiyorum."
"Emredersiniz, amirim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CANHIRAŞ
Chick-LitAkşin, gözünde yaş kalbinde kırıklarla karşısındaki uçsuz bucaksız denize bakıyordu. Yaşadıkları tıpkı bir film şeridi gibi gözlerinin önünden geçmeye başladı. Şu an sağlıklı düşünemiyordu. Bu acıların son bulmasını istiyordu. Uçuruma doğru bir adı...