ÇETREFİL / GxG

27- B&A YENİ ŞİRKET

...

Selaam :)

Bugün başka zaman bulamayacak gibiyim.
Bu yüzden bölümü hızla atıyor
ve kaçıyorum.
Hataları görmezden gelin.

Bölüm sayısına binaen
GAZİANTEP'e sevgiler.

Buyursunlar efenim  :)

□■□

'Gerek yok.' derken ona kur yapmamdan bahsettiğine o kadar eminim ki...

Peki ben bu sözü dinleyecek miyim? Aksine.!

Şimdi sıcağı sıcağına Akay daha fazla uzaklaşmadan ve kurtlar etrafını sarmadan ona yetişmem lazım.

□■□

Ellerimi bile kurulamadan sadece çırptım ve hızlı adımlarla Akay'ın peşinden gittim.

Yetiştiğimde, kolundan tutup hafifçe kendime doğru çekerek durup bana bakmasını sağladım.

'Ne oldu yine?' diyen bakışlarına aldırış etmeden, "Neye gerek yok?", dedim o an ne diyeceğimi bilemeyerek. ~Cevabını bildiğim soruyu sorarak kendi topuğuma sıkmış olabilirim o an.~ "Öyle lafını söyleyip havada bırakarak gidemezsin."

Kolunu nazik bir hareketle benden kurtarıp, tam karşıma getirdi kendini Akay. "Siz oldukça zeki bir kadınsınız Belçin hanım. Bundan hiç şüphem yok. Ne demek istediğimi de gayet net anladığınızı umuyorum."

"Ben de, benim ne istediğimi biliyorum.", derken gözlerimi gözlerine dikip asla kaçırmadım. ~Evet. Bu açık bir meydan okumaydı.~ "Ve ne oldu da şimdi birdenbire yine en başa döndük?"

"En başa?"

"En başa işte. Sizli bizli konuşmalara."

"Etrafınıza şöyle bir göz atmayı hiç düşündünüz mü?"

"Ne varmış etrafta? İnsanların içinde bana 'sen' dediğin zaman taşlarlar mı bizi?"

"Taşlamazlar elbette."

"Senin derdin etraf falan değil. Sen bana posta koymak istediğin zamanlarda 'siz'e geçiş yapıyorsun. Ve bu beni oldukça rahatsız ediyor."

Hafifçe bana doğru biraz eğilip, az sonra kıpırdamaya başlayacak olan dudaklarıyla, onu duymaya yarayacak olan kulaklarımın arasındaki mesafeyi birazcık kapattı Akay. "Beni de rahatsız eden çok fazla şey var sizinle ilgili.", dedi ve hemen ardından geri çekildi.

İstemsiz kaşlarımı çattım. "Sen de benim kadar dürüst ol ve söyle bakalım o zaman neymiş seni rahatsız eden şeyler benimle ilgili..."

"İlk cevabımı veriyorum."

"Yani?"

"Yaniii... Oldukça zeki bir kadınsınız. Ne söylemek istediğimi anlamışsınızdır."

"Anlamadım. Anlat.", dedim meydan okumaya devam ederek.

"Zeki olmadığını mı söylüyorsun?", diye sordu bu kez beni kızdırmak ister gibi. ~Hoş geldin 'sen'.~

"Hayır. Senin kelime oyunlarına düşmek istemediğimi ve benimle açık açık konuşman gerektiğini söylüyorum."

"Ben ise senin düşündüğünün tam aksine yeterince açık olduğumu düşünüyorum. Şimdi yüksek müsaadelerinizle gitmek istiyorum.", deyip yine o mağrur yürüyüşüyle uzaklaştı yanımdan... ~Hay ben senin...~