27. Bölüm

8.6K 488 76
                                    

Ulaş, öğleden sonra okulu asmıştı. O yapmıştı ama ben yapamamıştım. Nedeni neydi. Matematik illetiydi.

Şimdi de Araf abimi bekliyordum.

Korna sesiyle irkilip başımı telefondan kaldırdım. Abim onu görmem için hafif eğilmiş açık camdan bana bakıyordu. Arabaya doğru ilerleyip ön tarafa bindim. "Hiç gelmeyeceksin sandım abi ya."

"Çok mu beklettim güzelim? Erken çıkmıştım ama trafik vardı."

"Şaka yapıyorum abi. Boş ver sen onu. Hadi gidiyoruz."

"Nereye gidiyoruz?"

"Gratise!"

Kaşlarını kaldırıp ne alaka der gibi baktı. "Okuldan yeni çıktın güzelim, yorgunsundur. Ben hafta sonu götürürüm seni."

"Hayır abi ya. Tek başıma gitmeyeceğim. Seninle birlikte gidiyoruz."

"Ben ne alaka?"

"Ben zamanında sana bu soruyu sormuştum ve sen de tamam demiştin abiciğim."

Kaşları çatılırken br süre sustu. Sanırım ne zaman dediğini hatırlamaya çalışıyordu. Sonra hatırlamış gibi kaşları daha da çatıldı.

"Bunun için beni tehtit etmiştin. Sayılmaz."

"Tehtit etmemiştim. Eğer sen gelmezsen Poyraz abimle giderim demiştim ve sen hemen karar değiştirmiştin."

"Zaten bu en büyük tehtit."

Kıkırdayıp başımı iki yana salladım. "Hadi abi hadi. Bi on dakika girip çıkarız."

Gözlerini kapatıp açtı ve gaza bastı. Omuzlarımı silkip arabadaki şarkılara göz atmaya başladım. Eninde sonunda gidecektik. Onun da bugün işi olmayınca bugün olsun demiştim.

"Sen şirketten niye bu kadar çabuk çıkıyorsun?"

"O nereden çıktı?"

Omuzlarımı silktim. "Polat'la senin eve gelme süreleriniz arasında falzasıyla bir fark var."

Dudağının kenarı kıvırılırken o da benim gibi omuzlarını silkti. "Çünkü genel olarak kendi işlerimi de Polat'a yaptırıyorum."

Şaşkınlıkla ona baktım. Bu adam hastayken bile evde dosya inceliyordu. "Ciddi misin abi?"

"Fazlasıyla."

"İnsan biraz insaflı davranır. Çocuk dokuzdan önce eve gelmiyor."

Kaşlarını kaldırıp bir iki saniyeliğine bana baktı ve geri önüne döndü. "Bakıyorum da bana karşı Polat'ı savunmaya başladın. Sonunda pabucumu dama atma da. "

Gözlerimi kapatıp abimin pabucunu dama attığımı hayal ettim.

Güzel.

"O önce kendini affettirsin abiciğim. Ama yine de yazık yani. Eve geldiğinde çok yorgun oluyor."

Dudaklarında ufacık bir gülümseme belirdi. "Hala onu düşünüyorsun. Affetmemene rağmen."

"Ben böyleyim abi. Herkesi düşünürüm. Hatta gereğinden fazla düşünürüm. Ama bunun için o kişiyi sevmem, tanımam veya yakın olmam gerekmez. Bazen bu huyumun bana zarar vermesinden korkuyorum. Çünkü belli bir süre sonra düşündüğüm şeyler bana fazla gelmeye başlıyor. Polat her gün eve geç geliyor göz altları hep mor. Üzülüyor biliyorum ama affedemiyorum. Belki de ondan gerçek bir özür bekliyorum. Ediz yaptığı yemeklerini herkese tattırıp fikirlerini alıyor ama ne olursa olsun gerçeği söylemelerini istiyor. En ufak bir hatası olduğunda ise omuzları düşüyor,üzülüyor ama belli etmiyor. Aslında bakarsan Ediz'le çok benziyoruz. Eğer kalbimi bu kadar kırmasa, bana bunları yaşatmasa hepinizden, senden bile çok onunla anlaşırdım, vakit geçirirdim ve bağlanırdim."

Gerçek ailem mi?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin