31. Bölüm

7.2K 369 108
                                    

Okula girerken gözlerimi ovaladım. Kısık gözlerimle etrafa bakındım. Fazla kişi yoktu.

Zaten bu saatte gelmek demek gerizekalılık, enayilik, zeka seviyesinde büyük bir düşüş göstergesiydi.

Abart.

Nöbetçiyiz diye sabahın köründe okula gelmek nedir ya? Yavaş yavaş merdivenleri çıkıp okula girdim.

Yürüyerek gelme fikrini aklıma sen soktun seyfi.

Sadece fikir sunmuştum. Hemen atlamasaydın sen de.

Çok ısrar ettin ben de kabul ettim seyfi.

Diğer nöbetçinin gelip gelmediğine bakmak için masanın olduğu kısma bir bakış attım. Sınıf defterleri masanın üzerinde duruyordu.

Sandalyelerden birinde de siyah bir çanta vardı.

Yavaş yavaş ilerleyip çantamı diğer sandalyenin üzerine bıraktım. Montumu da çıkarttıktan sonra etrafa göz gezdirdim.

Dersin başlamasına yarım saat gibi bir süre vardı. Keşke listeden kiminle olduğuma baksaydım.

Ben söyledim ama umursamadın.

Seni dinlemediğim için özür dilerim seyfi'ciğim.

Kabul ettim Asya'cığım.

Omzumda birinin elini hissedince irkilerek arkama döndüm. Kafamı hafifçe kaldırarak bana dokunan kişiye baktım.

Bu okulun boy ortalaması niye bu kadar yüksek?

Okulun boy ortalaması yüksek değil, senin boy ortalaman düşük.

O klasik cümleyi bana söyletme istersen seyfi.

Sonunda omzuma dokunan kişinin yüzüne bakmayı başarabildiğimde, gözlerimi kısarak karşımdaki çocuğu incelemeye başladım, siyah, dalgalı saçları ve koyu kahverengi gözleri vardı.

Boyu bir yetmiş beş, bir seksen gibi duruyordu. Uzundu ama Alaz'a göre kısaydı.

Düşündüğüm şeyle kendi kendime kaşlarımı çattım.

Ne kadar uzattın.

Yüzünü incelemeyi bitirdiğimde baştan aşağı ou süzdüm. Üzerinde kahverengi bir sweet ve gri bir eşofman vardı.

Bakışlarınla çocuğu yedin.

Sen yeni gördüğün birini incelemez misin?

En azından onlar beni görmüyorlar.

Havalara bak sanki Asya Taşkın.

Kusabiliyor muyuz?

Tekrar çocuğa baktığımda biynundaki kartı fark ettim.

Boynunda ise nöbetçi kartı asılıydı.

O da beni baştan aşağı süzüp gözlerime baktı.

Elini kaldırıp mavi renkteki nöbetçilik kartını iki yana salladı. "Buyrunuz."

Kartı elinden alıp boynuma geçirirdim.

Birkaç saniye boynumdaki karta baktı. "Sana niye benden daha çok yakıştı."

"Çünkü ben benim. Bana her şey yakışır."

"Ben de mavi giysem bana da yakışırdı. Seninle bir alakası yok."

"Haklısın. Sen de bokuna mavi mürekkep damlatmışsın gibi duruyor."

"Ha ha. Aşırı komikti."

"Ben söyledim, tabi ki komik olacak."

Gerçek ailem mi?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin