İyi okumalar dilerim...
"3.sınıf! Müşteri geldi, baksana." Sakızını patlatan kıza yargılayıcı gözlerle baktı çocuk. Kız yaslandığı tezgahta telefonuyla oynuyordu.
"Neden sen bakmıyorsun?" Bunu sorması dev bir saygısızlıkmış gibi sert bir bakış yemişti. Kız başıyla grubun oturduğu masayı işaret etti.
"Gözlüklerin nerede senin? Cinsiyet ayrımı bile yapamıyorsun gözlüksüz."
Onun homurdanmasını dinlerken yakasına astığı gözlüğünü taktı. Kızın abarttığı kadar kötü değildi görüşü ancak şimdi her şey daha net görünüyordu. Dikkatli bakmadığı dörtlünün tamamının erkek olduğunu gözlüksüz de görebilirdi ama onların verdiği siparişleri not alırken kağıdı bel hizasında tutmak daha iyi olurdu. Üniversitenin havalı çocukları olduğu apaçık belli grubun yüzünü sakladığını düşünmesini istemiyordu, bir kez daha bu tarz bir olay yaşayamazdı. Uzun adımlarla grubun masasına yaklaştı.
"Siparişlerinizi alabilir miyim?"
Gözlerini onlarda gezdirince hepsinin tanıdık simalar olmadığını fark etti. Changbin'i biliyordu, tüm okulda konuşulan motor yarışlarını o da duymuştu. Onun yanındaki Hoseok'a da aşinaydı. Belki de iş arkadaşı olan kızın kendisini motor yarışlarına sürüklemesine izin vermeyi bırakmalıydı.
"Ben bir ice americano istiyorum." dedi Hoseok sakin bir sesle. Changbin eliyle iki işareti yaptığında Taehyung kağıda çizdiği çizgiyi bir çarpıya çevirdi. Sol tarafta kalan ikiliye baktığında kendisine yakın oturan çocuğu buldu gözleri önce. Çocuk hafifçe gülümsemiş ve farklı bir sipariş vermişti.
"Ben bir limonlu soda alabilir miyim?" Başıyla onaylayıp siparişi kağıda geçirirken diğerinin de konuşmasını bekliyordu ancak bir sessizlik oldu. Sona kalan kişiye baktı Taehyung neden konuşmadığını anlamayarak.
"Siz?" diye sormuştu ama çocuk onun yüzünü incelemeyi bırakmadı.
"Onun beyni biraz geç çalışıyor, kusura bakma." Yanındaki sırıtarak kurduğu cümleye karşılık ensesine sert bir tokat yemişti. "Yah!" Destek almak için baktığı arkadaşları ellerini kaldırdı.
"Hak ettin Joon." Aynı anda söylemişlerdi. Hoseok hafifçe öne eğildi. "Sen de sipariş ver artık. Ağaç oldu çocuk."
"Ah, sorun değil. Karar veremediyseniz birazdan tekrar gelebilirim."
Eli tezgahı gösterince diğerleri o yöne bakmıştı, bir kişi hariç. Siparişini hala alamadığı çocukla bir kez daha kesişti gözleri. Diğerleri tezgahın öte yanından onlara düşman bakışlar atan kızı algılamaya çalışıyordu. Siyah saçlı çocuk masada biraz öne eğildi.
"Buranın en iyi içeceği ne?"
Onun konuşması arkadaşlarının dikkatini çekmemişti. Sipariş vermesinin uzun sürmesine alışkınlardı. Hepsi telefonlarıyla oyalanmaya başladılar, az önce ensesine tokat yiyen çocuk telefondan açtığı bir videoyu diğer ikisine izletiyordu şimdi.
"Ah," diyerek duraksadı Taehyung. Hiç imza içecekleri olmamıştı. Bu yüzden kendi tercihini ortaya atıverdi. "Matcha latte güzeldir."
"Bu mekanın önerisi mi yoksa senin önerin mi?" Ani soruyla irkildi. Gözlüklerini düzeltip dudaklarını araladı.
"Benim. Mekanımızın bir önerisi yok maalesef." Dik duruyordu, bulundukları konumda ona tepeden bakar bir tavrı vardı ancak yalnızca bir müşteri olan çocuğa daha nazik davranabilirdi aslında. Buna rağmen yeniden konuştu. "Sipariş verecek misiniz yoksa birazdan tekrar gelmemi mi istersiniz?"
"Azarla bir de istersen." Homurdanmıştı oturan ancak Taehyung bu homurtuyu çok net duydu.
"Afedersiniz ancak beni burada bekleterek ilgilenebileceğim diğer müşterilerimizi de bekletmiş oluyorsunuz. Artık bir yanıt alabilir miyim? Şimdi siparişinizi yazayım mı yoksa karar verdiğinizde yeniden mi geleyim?" Gözlerini kıstı diğeri.
"Matcha olsun öyleyse. Ama beğenmezsem bana vardiyan bittiğinde daha güzel bir şey ısmarlarsın." Arkadaşlarının dikkatini işte bu noktada çekebilmişti. Üçlüden bir nida yükselirken çocuk ellerini sallayarak onları susturdu. "Anlaştık mı gözlük?"
"İtici." Eh, Taehyung da homurdanmaktan kaçınmadı ve onun homurtusu da diğerininki kadar duyulur yükseklikteydi.
"Çekici olmamı istiyorsan dua et de matcha latteni beğenmeyeyim. Böylece bana içecek ısmarlayabilir ve o yanımı görebilirsin," Duraksadı ve yaka kartına ilişti gözleri. "Taehyungssi." diye tamamlamıştı sözünü. Taehyung hafifçe gülümsedi. Bir elini masaya koyarken dudaklarını oynatmıştı.
"Ömrün boyunca içebileceğin en lezzetli matcha latteyi hazırlatacağım, hiç merak et-me." Onun adını bilmediğinden cümlesinin sonunda biraz teklemişti. Siyah saçlı çocuk dilini dudaklarında gezdirdiğinde Taehyung geriledi ve tezgaha yöneldi. Sipariş notunu koparıp tezgaha bırakırken arkasından seslenilen kelimeleri duymuştu.
"Jimin adım. Tanıştığımıza memnun oldum Taehyungssi."
İlk bölümden selamlar. Umarım bu hikayeyi çok seversiniz, öpüyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Azad ~ Vmin
Fanfiction"Beni bıraksaydın her şey daha kolay olacaktı." "Kendimi bırakmak seni bırakmaktan daha kolaydı."