İyi okumalar...
"Aşkım?" Kapıyı yavaşça aralarken içeriye seslenmişti Jimin. Yanıtı içeriden almayı bekliyordu. Ensesinde hissettiği nefesle yerinde zıpladı.
"Ne arıyorsun sen burada?" Arkasını döndüğünde keskin gözler yüzüne dikilmişti. Taehyung ona tepeden, ifadesiz bakıyordu.
"Seni görmeye geldim. Nasılsın hayatım?" Jimin'i kenara itip evine girerken hiç de kibar değildi diğeri. Kapıyı onun yüzüne kapatmasını zorlukla engellemişti çocuk. "Çek elini Jimin. Bak kıstıracaksın kapının arasına şimdi."
"Beni içeri almayacak mısın?" Başını iki yana salladı Taehyung. "Neden?"
"Seninle konuşmak istemiyorum çünkü. Gelmeni bile istemedim, neden kendi kafana göre iş yapıyorsun?" Yüzü iyice asılırken kısık bir sesle sordu.
"Taehyung sen ciddi misin?" Bu yüzünden oldukça belliyken sırf sormuş olmak için bu soruyu yöneltmiş gibi duruyordu şimdi. Kapının kapanmasını bir kez daha engelledi ama diğerinin karşılık verişi de oldukça hızlıydı. "Ya bak şaka yapıyorsan..." Kalkan kaşlarla cümlesini yarım bıraktı. "Taehyung oturup konuşalım, yetişkin insanlarız. Bana böyle küsüp sonsuza dek görmezden gelecek değilsin ya."
"Jimin." Kapının aralığını genişletmeden duruşunu dikleştirdi. Ellerinden biri pervazda biri de kapının ardındaki koldaydı. Dışarıda kalan bedene doğru eğilerek konuştu. "Sana çok kızgınım ve çok kırgınım. Bana yalan söyledin. Bunun üzülmemem, endişe etmemem ya da başka herhangi çok düşünceli sebebin için olması umrumda değil, tamam mı? Tek önemsediğim bana yalan söylemiş olman, hangi sebeple olursa olsun. Bunu da şu an konuşabilecek bir durumda değilim. Zor ve yoğun bir gün geçirdim, bir de üzerine bunları dinleyebilecek mecalim yok. Beni anla ve biraz zaman geçtikten sonra gel. Şu anki dolmuşluğumla kırıcı olup sana patlamak istemem çünkü, oldu mu?"
Jimin bu sefer kapıyı tutamadı. Beceremediğinden değil, gayret bile etmemişti. Kapı suratına kapanırken başını önüne eğdi. Apartmandan çıkmalıydı, kendi evine dönmeli ve buna kimsenin olmadığı bir yerde üzülmeye devam etmeliydi. Onu kırmak da kızdırmak da niyeti değildi belki ancak uzun boylu çocuk söyleyeceğini söylemişti işte. Sebebinin ne olduğu fark etmiyordu. Yalan yalandı.
***
Kitabın tek bir şey anlamadan okuduğu yirminci sayfasındaydı Taehyung. Eve geldiğinde kahvaltı yapmayı planlıyordu ancak Jimin'in kapısına gelişi tüm isteğini yok etmişti. Sadece birkaç kraker yemiş, üç bardak kahve bitirmiş ve biraz aklını dağıtabilmek için kitap okumaya girişmişti. Başta anlıyordu, hatta oldukça kaptırmıştı da hikayeye. Lakin hikayedeki çiftin ilişkisinde sorunlar baş gösterdiğinde odağı kitaptan Jimin ve kendisine kaymıştı. O andan beri sanki çift kendileriymiş gibi okuyordu ve işin kötü yanı çiftin durumu hiç de iyiye gitmiyordu. Boğazındaki kuruluğu gidermek adına su içmek istedi. Bardağının boş olduğunu fark etti sonra. Kitabı kapattı, mutfağa gitmek için ayağa kalktı.
Suyunu içmesinin hemen ardından, daha bardak elindeyken telefonunun melodisi yankılandı sessiz evde. Acele etmeden, sakin adımlarla eski yerine dönüp telefon ekranına dikti gözlerini. Sevgilisinin aramasını istememişti, sabah ona oldukça net konuştuğunu sanıyordu ve tanıdığı Jimin ısrarcı biri değildi. Ama tanıdığı Jimin yalan da söylemezdi aslında. Bu yüzden onun tavırlarını o kadar da kestiremeyeceğini düşünmeye başlamıştı. Eline cihazı alarak aramayı reddetti. Aramanın tekrar yapılması çok sürmedi. Onun anlayışsız biri olmadığından emindi. Eğer ısrarla arıyorsa söyleyecek önemli bir şeyi vardı. Söylediğini dinlemek istemezse de ona bunu iletip telefonu pekala kapatabilirdi. Kapısına dayanma kısmını daha sabah gerçekleştiren çocuğun bunu bir günde iki kez yapacağını sanmıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Azad ~ Vmin
Fanfiction"Beni bıraksaydın her şey daha kolay olacaktı." "Kendimi bırakmak seni bırakmaktan daha kolaydı."