İyi okumalar...
"Jimin? Sana attığım raporlara bakabildin mi?" Yerinden şimdi ayaklanmışken iş arkadaşının söylediği cümleyle Jimin'in yüzünde endişeli bir ifade oluştu. Eli ofisten çıkan kalabalığı gösterdi.
"Yemek molasından sonra mail atacaktım ama şimdi konuşabiliriz sanırım." Cebindeki telefonunu çıkardı Taehyung'a mesaj atmak için. Az önce yemeğe zar zor da olsa yetişecek durumdaydı ama şimdi öğle yemeğine gecikeceği kesindi.
"Baktıysan sorun değil, mesai bitimine kadar vaktimiz var. Yemeğe çıkacaksın sen de herhalde. Birlikte gidelim mi?"
Bir nefes aldı. Burada çalışmaya başlayalı çok olmamıştı. Zaten haftada üç gün çalışabiliyordu çünkü okuldaki son senesinde iki günü derslerle doluydu. Başka bir yerde haftada dört gün çalışan sevgilisini ancak haftasonları görebiliyor, bunun da genelde bir gününü ya aileleriyle ya da kendi arkadaşlarıyla geçirdikleri için hafta içindeki gibi yaşıyorlardı. Jimin gün içindeki iş yoğunluğunu bir saatlik öğle yemeği ve beşer dakikalık sigara molalarıyla atlatabiliyordu. Eve döndüğünde genelde evi boş buluyor ve duşunu alıp yiyecek bir şeyler hazırlıyordu. Çok halsiz hissederse yemek söylemekten gocunmazlardı, yine de bir şeyler hazırlamak iş stresini aklından uzaklaştırıyordu.
Taehyung için ise durum biraz farklıydı. Öncelikle onun başvurduğu pozisyon Jimin'le eşdeğer düzeyde olsa da şirketi çok daha hızlı yükseliş sağlayan ve daha az sayıda insan çalıştıran bir kurumdu. Bu da çocuğu birkaç ayda bir şeylerden sorumlu hale getirmişti. Öğle yemeklerini çok yemek aramayışının da etkisiyle hep pas geçiyor, koskoca bir saatlik arada yalnızca bir sigara ve kahve için beş dakikalığına ofisini terk ediyordu. O kadar yoğun bir döneme girmişlerdi ki nefes alacak vakti yoktu. Karşılığını almıyor olsa ve işi de sevmese bir an durulacak gibi değildi. Eve Jimin'den önce gelmesi zaten mümkün değildi ama onunla kapıda bile karşılaşmışlığı yoktu işe başladığından beri.
Hal böyle olunca ilk defa ona öğle molasında eşlik etmeyi teklif etmiş sevgilisini reddetmek Jimin'in yapacağı son şey bile değildi. Ancak öte yandan şirkette hala bir çevre oluşturamamıştı ve bu canını sıkıyordu. Bir sorun çıkacak olsa diğerlerinin ona suç atması bir anlarını bile almazdı. Hepsi yakınlardı ve süregelen bir grubun içinde yer alıyorlardı. Jimin bu grubun sosyal planlarına dahil olmayı her denediğinde yapacağı bir iş çıkmıştı. Müdürü bu tarz zamanları özellikle gözetliyor gibiydi. Yumruğunu sıkarken karşısındaki iş arkadaşına mahcup bir gülümseme sundu.
"Aslında bir arkadaşıma sözüm vardı ama." dedi tereddütle. Sevgilisi olduğunu şirkettekilerin bildiğini sanmıyordu. Onların bu konuya bakış açısını da tahmin edemediğinden şimdilik bunu söylememeyi tercih etmişti, zaten özel hayatı kimseyi alakadar da etmezdi.
"Şirketten biri mi? Ah, yoksa ev arkadaşın mı?"
Taehyung'u acil durumda aranacak kişilere yazarken bu sıfatı kullanmıştı. Ev arkadaşı demesi özel hayata girmiyordu ne de olsa. Hem insanlar yalnızca arkadaşı yazsa acil bir durumda onu aramanın mantığını kavramayabilirlerdi. İnsan kaynakları da ona birlikte yaşadığı biri varsa onu yazmasını söylemişlerdi üstelik. Karşısındakinin insan kaynaklarıyla yakın bir ilişkisi olmalıydı, bunu biliyor olmasının başka açıklaması olamazdı.
"Evet." diye yanıtladı dudaklarını birbirine bastırmadan önce. Diğeri onu kolundan kavramıştı.
"Ne güzel işte, ben de geleyim. Tanışırız hem." Elindeki telefonu fark eden çocuk bir çırpıda kaptı cihazı. Ardından gülerek Jimin'e baktı. "Haber verme, sürpriz yaparız." Bu sürprizi Taehyung'un sevmeyeceğini tahmin edebiliyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Azad ~ Vmin
Fanfiction"Beni bıraksaydın her şey daha kolay olacaktı." "Kendimi bırakmak seni bırakmaktan daha kolaydı."