İyi okumalar...
"Bir bardak su iç en azından." Hoseok'un uzattığı bardağı eliyle hafifçe itti diğeri. Kollarını önünde bağlayarak karşısındaki duvara yaslanmış çocuk kendini tutamayıp ağzını açmıştı.
"Sikeceğim şimdi senin inadını." Taehyung'un gözleri onu buldu. "İç şu suyu. Adam düşünüp getirmiş, biraz vefa duygun olsun." Taehyung gözlerini devirdi.
"İstemiyorum. Zorla mı içireceksin? İçirsene." Ateş saçan bakışlarının teması araya giren bedenle kesildi.
"Jimin içeride yatıyorken hastaneye salak tartışmanızı mı dinleteceğiz? Bu mu Jimin'i bekleme şekliniz? Sessiz sessiz oturamıyor musunuz yan yana?" Changbin kolunu tutan Namjoon'a bir bakış attı.
"Oturmuyorum ben, iyiyim böyle." Namjoon onu bırakmak bir yana tuttuğu kolu çekiştirmişti. "Oturmuyorum dedim Joon."
"Geç şuraya. Gereksiz gerginlik yaratıyorsunuz ikiniz de. Farkında mısınız bilmiyorum ama hepimiz için önemli biri şu an içeride yaşam savaşı veriyor. Siz hala bomboş tartışmalar peşindesiniz. Kendinize gelin artık."
Changbin onun çıkışına karşılık Taehyung'la arasına bir sandalye boşluk bırakarak oturmuş, diğeri ise Hoseok'un uzattığı suyu alıp tek dikişte içmişti. Ortamın durulması için bu sefer Hoseok'un konuşması yetmemişti, halbuki o her seferinde üstünlüğü sağlayacağına güvenilen tek kişiydi arkadaş gruplarında. Jimin şimdi uyanık olsa ve onları Namjoon'un durdurduğunu görse muhtemelen şaşkın bir kahkaha yankılanırdı hastanenin duvarlarında. Ancak şimdi yüzleri donuk dört kişi aynı duvara sırt vermiş, öylece karşıyı izliyorlardı. İçerideki bedenden gelecek bir haber için, en ufak bir yaşam belirtisi için kendi inandıkları her ne ise ona dua etmeyi hiç kesmemişlerdi.
Baygın bir halde alındığı odaya giriş yetkiye bağlıydı. Taehyung onun ameliyat mı edildiğini yoksa hayata döndürülmek için bambaşka yollar mı denendiğini bilmiyordu. Tek bir doktor çıkıp tek kelime etmemişti, Tanrı aşkına kapı biraz olsun aralanmamıştı bile. Endişesi bir dağ halini alıyor, sonra o dağı bir çığ vuruyor ve ruhu sanki bir yığının altında gömülü kalıyordu. Titreyen parmaklarını birbirine bastırdı. Şu an en çok ihtiyacı olan kişi Jimin'di ve değil yüzünü, saçının tek bir telini bile göremiyordu şimdi. Gözlerini yumdu ve ardından sessiz koridorda bir ses duyuldu. Bir kapı açıldı.
"Park Jimin'in yakınlarısınız değil mi?" Ayağa ani kalkışı yüzünden kararan gözlerinin ardından doktoru göremese de hızla konuştu.
"Evet, ben erkek arkadaşıyım." Doktor bir an toplumun genelinde pek yaygın olmayan söylemi duyduğunda afallasa da yalnızca bir kez gözlerini kırpıştırıp ağzını araladı.
"Bildiğiniz üzere kendisi bir motor kazası geçirmiş. Getirdiğinizde bacağında bir ezilme vardı, baygın olması hissettiği ağrı ve şoktan dolayı görünüyor. Kan ve görüntüleme testleri yapıldı. Durumu iyi, yalnızca ezilme olan bacağını bir ay süreyle kullanmaması kendisi için en iyisi olacak. Bu bir ay boyunca bakımını ihmal etmezseniz ve her hafta düzenli kontrole getirirseniz hızlıca toparlayacaktır." Taehyung rahatlamanın etkisiyle konuşamazken Changbin merak ettikleri diğer hususu dile getirmişti.
"Peki ne zaman görebiliriz? Tedavisi tamamlandı mı?" Doktor bakışlarını ona çevirdi.
"Kendisi şu an ağrı kesici etkisinde, yarı uyanık bir vaziyette. Ancak ağrı kesicinin etkisi geçince daha hafif bir ağrı kesiciyle devam edeceğiz, aksi ona ağır gelebilir. Bu gece de her ihtimale karşı gözetimde tutalım. Bir ya da iki kişi yanında kalsa yeterli, yarın son testleri yapıp taburcu ederiz." Changbin Taehyung'a bir bakış attı. Hızlıca konuştuğunda Taehyung kaşlarını çatmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Azad ~ Vmin
Fanfiction"Beni bıraksaydın her şey daha kolay olacaktı." "Kendimi bırakmak seni bırakmaktan daha kolaydı."