İyi okumalar...
"Bunu söylediğine inanamıyorum cidden." Jimin gözlerini irice açarak arkasına yaslandığında Taehyung şaşkınlıkla onu izledi.
"Nedenmiş?" diye sordu oturduklarından beri abartılı tepkilerini sakınmayan çocuğa. Gerçekten Jimin böyle yaşayan biri olmalıydı, her şey onun için fazla tepkiseldi.
"Benim arkadaş grubunu gördün, kafeye geldiğimiz gün. İşte o şerefsizlerin hepsi ama hepsi ayrıldıklarını söylüyor. Asla derdimi anlatamadım koca adamlara." Taehyung'un yüzünü tiksinen bir ifade kapladı.
"Ara vermekten bahsetmişlerdi Jimin. Kafayı mı yemişler cidden? Ayrılık söz konusu bile değildi, yetmezmiş gibi kızı yok saydı." Kısa boylu omuz silkerek kahvesinden bir yudum aldı.
"Gerçekten. Tamam, büyük aşk var ortada ama ben aldatılsam aşkımın büyüklüğüne bakmam doğrusu." Taehyung gülümsedi. Diğeri anlam verememişti. "Neden gülüyorsun?"
"Aldatılmayı kimse sindiremez aslında. Yani aldatılıp affetme olayı da göründüğü kadar kolay değil bence. Öylece affetmeyip hayatını devam ettiremez herkes. Bu kişiye göre değişen bir durum." Kollarını önünde bağlarken ukala bir yüz ifadesi takınmıştı Jimin. Taehyung bu ifadenin o gün içecek kararı verdiği sıradaki ifade olduğunu anında fark etti.
"İhanetin yoruma açık olduğunu mu söyledin sen az önce? Ne o? Beni aldatacak mısın?" Ani soru yalnızca Taehyung'u değil, yanlarından geçen garsonu da şaşırtmıştı. Tepsiyi düşmemesi için son saniyede tutan kıza ters bir bakış attı.
"Jimin." diye fısıldadı öne eğilirken. "Burada oturmak zorunda mıydık? Daha iki saat önce burada çalışıyordum. Tanıdık insanların içinde izleniyor gibi hissediyorum." Jimin gözlerini etrafta gezdirdi. Kızla göz göze gelince gülmemek için dudaklarını ısırmıştı.
"Bence izleniyorsun zaten. Kalkalım ister misin? Başka bir yere gidebiliriz. Yorulmuşsundur diye seni yormak istemedim. Arabayı bugün Gyeom almış da, araba konforuyla bir yere gidemeyeceğiz o yüzden." Taehyung'un elleri masanın üzerinden onun ellerine değdi, anlık bir temastı.
"Aslında kalksak iyi olur. Eve geçip dinlenmeye ihtiyacım var benim de." Diğerinin hafifçe sarkan alt dudağı ve parlak gözleri Taehyung'u hazırlıksız yakaladı. "Ah, özür dilerim. Benimle konuşmayı sürdürmek isteyeceğini düşünmedim."
"Neden istemeyeyim? Gayet eğlencelisin, keyifli vakit geçirdim. Sıkıcısındır sanıyordum." Taehyung avcunu çenesine yaslamıştı konuşmadan önce.
"Ben de seni havalı olmak için uğraşan bir tip sanıyordum. Ama sen," Duraksadı. Zihninden geçen her şey birbirlerini çok iyi tanımadıkları bu durumda fazlaydı. Düşünme safhası neyse ki kısa sürdü ve yeniden aralandı dudakları. "Tatlısın." Eh, başına çok sıfatını eklememesinin sözünü biraz daha sıradan hale getireceğini ummuştu.
"Tatlı olduğumu mu düşünüyorsun? Yakışıklı ya da karizmatiğe ne oldu?" Taehyung bir kahkaha patlattı. Jimin bunu kesinlikle hakaret sayacaktı.
"Yakışıklı ve karizmatik için kısa bir zamanın kalmış diyelim. Şu an gördüğüm Jimin, tatlı. Çok tatlı." İçi geçiyormuş gibi mırıldanmıştı son cümlesini ve diğeri bunu fark etse de görmezden geldi. Onu utandırıp bir daha suratına bakmamasına neden olmak istemiyordu.
"Kim Taehyung, benden etkileniyor musun?" Yanağını eline yaslamış, uzun boyluyu izlemeye başlamıştı. Yutkundu karşısındaki çocuk. Gerçekten ondan etkileniyordu ve bunu öylece saklayabilecek gibi değildi. Dişlerini sıkarken konuştu.
"Jimin gerçekten kalksak mı?" diye sordu konuyu değiştirerek. "Birazdan bakıştan fiziksel saldırıya dönecek çünkü." Çocuğun gözleri tezgaha yaslanmış, kısık bakışlarını onlara dikmiş kızı buldu. Onun Taehyung'la ilişkisine hakim değildi. Aynı yerde çalışıyor ve iyi anlaşıyor gibilerdi ancak yine de detayları bilemezdi. Kızın bu saf nefretinin erkeklere olduğunu fark etmişti ve Kim Taehyung'un neden bu konuda istisnası vardı anlam verememişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Azad ~ Vmin
Fanfiction"Beni bıraksaydın her şey daha kolay olacaktı." "Kendimi bırakmak seni bırakmaktan daha kolaydı."