İyi okumalar...
"Taehyung? Benim siyah kumaş pantolonumu gördün mü?" Jimin yatak odasındaki dolabı karıştırıyordu. Burayı Taehyung'la birlikte dizmişlerdi. Her bir kıyafetinin nereye konduğunu adı gibi biliyordu ve şimdi o bildiği yerde olmayan parça gerilmesine sebep olmuştu.
"Neyi gördüm mü?" diye bir ses duyuldu evin içinde. Jimin banyo ve yatak odasını kapsayan turlamasında onu bulamayınca mümkünmüş gibi daha çok telaşa kapılmıştı.
"Siyah kumaş pantolonumu diyorum ya, gördün mü? Neredesin be adam?" Onun aksine diğeri epey sakindi. En azından sesi öyle geliyordu.
"Aşkım salondayım, gel." Jimin adımları yere sertçe çarparak yürüdü koridoru. Salona daldığında onu televizyonun başında ve ayakta bulmuştu. Tahmininin aksine boş durmuyordu sevgilisi.
"Ne yapıyorsun sen?" Taehyung bakışlarını bir anlığına kaldırdı ve yaptığı işe geri döndü.
"Evdeki yeni yıkanmış kumaşların kırışıklıklarını düzeltiyorum." Kısa boylu bu tona alışkındı.
"Ütü yapıyorsun yani. Ne diye imalı imalı cevap veriyorsun?" Ütü, masanın üzerinden kayarak Taehyung'un önündeki tişörtü düzeltmeyi sürdürürken homurdandı Taehyung.
"Çünkü gördüğün halde ne yaptığımı soruyorsun Jimin. Ne deseydim?" Ütüyü dikine masaya bıraktı. Ardından sandalyelerin birinden bir kumaş parçası almış ve Jimin'e uzatmıştı. "Al, bunu arıyordun herhalde." Jimin aradığı pantolonun bu olduğunu hızla fark etti. Dolaptan çıkarıldığını bile görmemişti.
"Sen bunu yıkamış mıydın ya? Aşkım ne gerek vardı? Bir de ütülemişsin." Kumaş pantolonu ütülemesi yıkandıktan sonra zaten yapılması gereken bir şeydi. Ancak Jimin onun en başta pantolonu yıkamayı düşünmesine bile şaşırmış görünüyordu. Zira buraya geldiğinden beri o pantolonu hiç dolaptan çıkarmamıştı.
"Beyaz gömleğini mi giyeceksin?" diye sordu Taehyung önündeki tişörtün ütüsünü bitirip kenara kaldırırken.
"Evet, giymeyeyim mi yoksa?" Açıkçası ne giyeceği konusunda çok tereddütlüydü. O kadar gerilmişti ki şu anda Taehyung ne giy dese onu giyerdi.
"Yok, giyersin de getir onu da ütüleyeyim sen giymeden. Dün dolaptan çıkarırken gördüm, biraz kırışıktı." Gömleklerini yıkayalı iki gün oluyordu ve Jimin gerçekten de onları ütülemeden dolaba koyuvermişti. Genelde kıyafetlerin giyince düzelmesini beklerdi. Şimdi Taehyung'un bu teklifi oldukça cazip gelmişti ütüden nefret eden sevgilisine.
"Sen melek falan mısın acaba?" Taehyung iç çekti onu yanıtsız bırakıp başka bir soru sormadan önce.
"Saat kaç Jimin?" Jimin duvardaki çalışan saate baktı doğrudan. Bir süre öncesine kadar hep vitrindeki bozuk saate bakıyordu, onun çalışmadığını kafasında oturtması epey zamanını almıştı.
"On hayatım. Benim görüşmeme daha dört saat var yani." Taehyung başıyla onayladı. Yalnızca bununla yetineceğini düşünmüştü ama önlerindeki dört saatin planını çat diye yapıverdi uzun boylu.
"Güzel. Sen gidip bir duş al. Ben de şu ütüyü bitireyim. Sonra çıkarız. Biraz erken gidelim hem." Jimin bir adım geriledi.
"Sen de mi geleceksin?" Taehyung ütüsünü tamamladığı başka bir tişörtü daha kenara koyarken başını kaldırdı.
"Seni kim bırakacak başka?" Jimin'in yumrukları önünde iki yanda durdu.
"Aşkım motor..." diye girdiği lafı bölünmüştü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Azad ~ Vmin
Fanfiction"Beni bıraksaydın her şey daha kolay olacaktı." "Kendimi bırakmak seni bırakmaktan daha kolaydı."