İyi okumalar...
"Jimin? Uyanmayacak mısın? İşe geç kalacaksın." Yorganın altında biraz kıpırdadı ama her zamankinin aksine başını yorgandan dışarı çıkarmadı Jimin. Diğeri onun bu sabah huysuzluğuna alışkındı.
"Gitmiyorum bugün." Jimin'den aldığı boğuk sesli yanıt şaşırttı uzun boyluyu. Başını onun yatan bedenine çevirdi.
"Ne demek gitmiyorum? İzin mi aldın?" Merak etmese de olurdu, kavgaları henüz soğumuş değildi. Ancak bildiği kadarıyla onun bugün işe gitmemek için bir sebebi yoktu.
"Gitmiyorum işte Taehyung. Rahat bırak beni." diye homurdanmasını afallamış bir yüzle dinledi. Odanın dışına yönelmek üzere olan adımları durdu ve yatağa doğru ilerledi.
"Bana bak, çıksana sen şu yorganın altından." Örtüyü çekiştirdiğinde bir öksürük sesi duydu. "Jimin diyorum." Aksi gibi yorgana daha sıkı sarıldı diğeri.
"Ya rahat bıraksana beni. Sen git işine." Hareketleri gibi ses tonu da Taehyung'a kıyasla tersti. O sakin bir ifadeyle kaldırmaya çalışmıştı Jimin'i ama Jimin şimdi bir yandan öksürürken bir yandan örtüyü bedenine sarıyordu.
"Niye öksürüyorsun sen? Aç şu yorganı." Bu sefer daha sert olduğundan mı yoksa Jimin'le aralarındaki güç farkından mı bilinmez, bu sefer açıldı örtü. Onun kızarmış yüzüne bakıp elini hızla onun alnına koydu Taehyung. Hissettiği yüksek ısıyla elini panikle çekmişti. "Jimin sen yanıyorsun."
"Yorganı kafama kadar çektim, ondandır." Açıklaması elbette tatmin edici değildi. Pekala örtü yüzünden insan sıcak olabilirdi ancak bu o kadar da düşük bir fark sayılmaz gibiydi.
"Saçmalama. Dereceyi getiriyorum, bekle." Jimin örtüyü yeniden boğazına kadar örttü üzerine. Aksi bir sesle onun arkasından konuştu.
"Başka bir şey yapabilirim de sanki." Elindeki dereceyi sallayarak ona yürüyordu şimdi uzun boylu. Yatağın kenarına otururken onu azarlamayı ihmal etmedi.
"Homurdanma Jimin. Gel bakayım." Terden ıslanmış saçlarını onun alnından çekti, ateş ölçeri alnına doğrultup yazan sayıyı gördüğünde hayretle komodine bıraktı aleti. "Basbaya ateşin var senin. Aç şu üstünü, aç." Yorganı yeniden onun üzerinden çekmişti. Bu sefer ulaşamayacağı kadar uzaklaştırdığında Jimin bir çocuk gibi sızlandı yattığı yerden.
"Ya üşüyorum, açmasana." Taehyung pijama üstünün düğmelerine uzanırken ona söylenmeyi de sürdürüyordu.
"Bok vardı da yağmurda yürüdün değil mi?" Aldığı yanıt yeterince tatmin edici değildi.
"Taksi bulamadım." Son düğmeye geldiğinde ellerini Jimin'in karnına bıraktı.
"Hayır, o saatte hiç mi açık mekan yoktu? Birine girip telefon rica edemedin mi? Salak mısın sen?" Tam gaz azarlanmasına gözlerini deviren Jimin huysuz bir tonda mırıldanmıştı.
"Hem hastayım hem suçluyum ya. Kafayı yedirtirsin sen adama he." Başını ondan uzağa çevirse de bedeninde hiçbir enerji hissetmediğinden onu duyamayacağı kadar uzaklaşamazdı. Ancak Taehyung sanki onun içinden geçeni okumuş gibi oturduğu yerden ayaklanmıştı.
"Bir saatlik yolu o kadar yağmurun altında yürüdüğüne göre bence zaten yemişsin sen kafayı. Hastalandın işte. Ne olacak şimdi? İşyerini arayalım da gidemeyeceğini söyleyelim." Telefonunu şarja taktığı prizden çekti uzun boylu. Jimin anında lafa atılmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Azad ~ Vmin
Fanfiction"Beni bıraksaydın her şey daha kolay olacaktı." "Kendimi bırakmak seni bırakmaktan daha kolaydı."