İyi okumalar...
"Jimin? Alo? Duyuyor musun?" Kaşlarını çatarken tanımadığı numaraya mesafeli bir sesle cevap verdi Taehyung.
"Jimin müsait değil şu anda. Kimsiniz?" Mutfaktaki bar sandalyesine çöktü yavaşça. Şirketten biri arayıp onun resmi olmayan istifasını soruyordu muhtemelen. Ancak karşı taraf konuşunca bu ihtimal kendini yok etmişti.
"Ah, öyle mi? Ben işyerinden arkadaşı Lee Seungheon. Bugün ofise gelmedi de, merak etmiştim." Taehyung bir gün önce Jimin'le birlikte öğle yemeğine gelen çocuğu sakin bir sesle selamladı.
"Merhaba Seungheonssi, Taehyung ben. Yemekte tanışmıştık." Çocuk anladığını belirten bir ses çıkardı.
"Kim Taehyung'du değil mi? Evet hatırlıyorum, nasılsınız Taehyungssi?" Onun ekstra neşeli ses tonu can sıkıcıydı, gerçi şu an mutlu olan her şey Taehyung'a can sıkıcı gelebilirdi.
"İyiyim teşekkürler. Jimin de iyi ancak ofise gelebileceğini sanmıyorum." dedi o ikinci kez sormadan. Seungheon meraklanmıştı, sesinden belli oluyordu.
"Neden? Yani bir problem mi var? Hasta falan mı oldu yoksa?" Adımlarını koridora yönelten esmer adam yatak odasının kapısından bir bakış attı. Jimin hala huzurlu bir yüzle uyuyordu, onu böyle uyutmak için üç saat boyunca yanında uzanıp ona sarılması gerekmişti. Çorba hazırlamak için ayaklandığında ise şarjdaki telefon çalmaya başlamış, telefonu açıp odadan apar topar çıkmıştı.
"Rahatsızlandı biraz, iyileşecek." diye mırıldandı ağzının içinde. Ses yapmamak için yeniden salona geçti.
"Dün iyi gibiydi aslında. Yani biz yemekten döndükten iki saat sonra müdürle ofisten ayrıldılar gerçi ama onu son gördüğümde iyiydi." Aklında birçok soru vardı düne dair. Ancak Jimin bir şey anlatmadan ne kadarını öğrenebileceği bir muammaydı.
"Sana bir şey sorabilir miyim Seungheon?" demeyi es geçmedi yine de. Zira çocuk her ne biliyorsa faydası olabilirdi.
"Elbette, yardımcı olabileceğim bir şeyse eğer..." diye girilen lafı nazik bir sesle böldü.
"Öyle aslında. İşiniz nasıl işliyor? Yani Jimin pek bahsetmezdi doğrusu, ofisten de hiç çalışma saatleri içinde çıktığını söylemedi daha önce. Çok sık müşteriye gidilir mi?" Bunun özel bir muamele olup olmadığıydı sorguladığı.
"Yani ofiste Jimin'den daha uzun bir süredir çalışıyorum ama hiç müdürün birini alıp müşteriye götürdüğüne şahit olmadım. Dün gitmeleri beni de şaşırttı açıkçası." Seungheon'un doğruyu söylediğini biliyordu. Yalan söylemek için bir sebebi olmaması şöyle dursun bu konuda bir yalanın ona fayda sağlayacağı da yoktu.
"Öyle mi? Peki neden ya da nereye gittiklerini biliyor muydun?" Seungheon derin bir nefes aldı.
"Müşteri bize büyük yatırım sağlayacakmış diye konuşulduğunu duydum, gerçi bu bir söylenti sayılır. Ofistekiler müdür bir işe dahil oluyorsa genelde o işte büyük para göründüğünü söylerler. Biraz da kıskandılar diye yorumladım. Çünkü aramızdaki en yeni kişi Jimin ama müdür onu götürmeyi seçti. Nereye gittiklerini ise bilmiyorum maalesef. Ofisten birkaç kişiye sordum merak edip ama müdürün asistanı bile bilmiyordu, gizli tutulan bir müşteriymiş." Aklındaki bilgilerle onun söylediklerini birleştirmeye çalıştı Taehyung. Jimin ona işyeriyle ilgili bir şeyler anlatmıştı, bunun doğruluğundan emindi ancak yine de durumun hala aynı olup olmadığını bilmek için telefondaki çocuğa sormak istedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Azad ~ Vmin
Fanfiction"Beni bıraksaydın her şey daha kolay olacaktı." "Kendimi bırakmak seni bırakmaktan daha kolaydı."