İyi okumalar...
"Taehyung, bekle." Görüş alanına aniden giren bedenle bir adım gerilemişti Taehyung. Duyulacak ve görülecek bir mesafede olmadığından sesini rahatça kullanabildi karşısındakine. Meraklı gözleri onun yüzünü izledi.
"Jimin? Sen nereden çıktın?" Jimin başını iki yana salladı.
"Önemli olan bu değil. Bekle, lütfen." Yürüyecekti, o önüne çıkmasa çoktan gitmişti bile.
"Karışma, çekil önümden." dedi onu itmeden. Jimin bu sefer ellerini onun göğsüne koydu.
"Gitmene izin vereceğimi sanmıyorsun herhalde. Taehyung, beni dinler misin lütfen?" Bir şey diyeceği yoktu, kısa boylu yalnızca sözünün dinlenmesini istiyordu ve sevgilisini çok da iyi tanıyamamış gibi görünüyordu şu anda. Zira Taehyung çenesini havaya kaldırıp homurdanmıştı.
"Hayır. Seni dinleyemem. Çekil şimdi." Bir adım daha atmaya girişti, Jimin kımıldamadı.
"Tae..." diyerek itiraza hazırlanışını Taehyung durdurdu. Gözleri Jimin'in gözlerine kenetlendi.
"Jimin seni itmemi istemiyorsan çekil." Olabildiğine ciddiydi. Ancak bilmediği şey, sevgilisinin inadını burada sonuna dek kullanacağıydı.
"Özür dilerim. Seni oraya göndermeyeceğim." Arkasında kalan bir grup insanı işaret etti parmağı. Taehyung oraya bir bakış atıp alaycı bir tonla yanıt verdi.
"Ölecek değilim. Sadece konuşacağım. Bırakır mısın beni?" Jimin başını yana eğdi. Yüzü yalvaran bir ifade almıştı.
"En azından çocukları bekleyelim. Gelmek üzerelerdir zaten." Taehyung'un parmağıydı bu sefer onun arkasını gösteren. Elini uzatmış, duyulma ihtimalini umursamayarak sevgilisine sesini yükseltmişti.
"Sen bu heriflerin ne yaptığını duydun mu? Ha? Ne halt ettiğini duydun mu o itin?" Biliyordu, Taehyung olanları öğrenirken Jimin de oradaydı ve yine de arkadaşlarını bekleme taraftarıydı. Onu zaten tüm bunları bildiği için riske atamazdı.
"Duydum!" dedi o da sesini dizginleyemezken. Ardından biraz azalttı tonunu. "Duydum ve senin gitmeni istemiyorum. Kavga edeceksin, kaç kişi olduklarını görmüyor musun? Seni öldürürler aptal." Son cümlesi fiziksel bir acı çeker gibi söylenmişti. Taehyung tek başına gruba kafa tutan kızı gösterdi.
"Karşılarında Nayeon var. Onu daha ne kadar tek bırakabilirim? Kıza saldırırlarsa ne yapacağım Jimin?" Arkadaşına zarar gelmesini istemiyordu ancak Jimin'in de bunu istediği yoktu. O yalnızca durumun daha kötü bir hal almasından korkuyordu. Onu tanıyordu, onu tanıdığı için durdurmak istemesinden daha doğalı yoktu.
"Changbin şimdi gelir. Lütfen Tae, gitme şu anda. Sinirine hakim olamayacaksın." Taehyung'un elleri onun omuzlarını kavradı sertçe. Bedenini sıktı, canı acıdığında diğeri dudaklarını birbirine bastırdı.
"Sinirimi senden mi çıkarmalıyım Park Jimin? Çekil önümden." Neredeyse tıslıyordu. Jimin'in elinde tek bir koz kalmıştı, kullanmayı istemese de kullanacağını bildiği o koz. Kesik bir nefes çekti ve fısıldadı.
"Beni dinlemeyip gidersen çok kötü bozuşuruz. Bak ciddiyim, gerçekten kötü oluruz Taehyung." Uzun boylu onu bıraktı. Tam vazgeçtiğini düşünüyordu ki bedeni sertçe kenara itildi. Yanında durdukları duvara çarparken onun söylediği son cümleyi duydu.
"İyi. Eğer bunun için kötü olacaksak iyiye dönmesek de sorun değil. Çekil şimdi."
Birkaç Saat Önce
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Azad ~ Vmin
Fanfiction"Beni bıraksaydın her şey daha kolay olacaktı." "Kendimi bırakmak seni bırakmaktan daha kolaydı."