İyi okumalar...
"Selam, Jimin seninle mi?" Aceleci konuşmasına kaşlarını çatarken onu yanıtladı Changbin.
"Yok, ben evdeyim." Taehyung'un telaşlı nefes alışverişi afallatmıştı. "Bir sorun mu var?"
"Sana geleceğini söyledi. Hay sikeyim!" diye haykırdı Taehyung. Changbin yattığı yerden doğrulmuş, onun açıklamasını beklemişti. Ancak çocuktan bir küfürden fazlası duyulmadı. "Ben beynimi sikeyim cidden!"
"Taehyung ne bok dönüyor? Nerede lan Jimin? Anlatsana adam gibi." Taehyung'un tarafından bir kapı çarpması duyuldu. Sesi şimdi yankılanıyordu.
"Yarışa gitti." dedi bir çırpıda. "Sana geleceğini sanıyordum ama ulaşamayınca merak ettim. Seni aramasam anlamayacağım bile, çıldıracağım." Changbin onu yatıştırmak için ağzını açması gerektiğini fark etti.
"Sakin ol bir dakika, yarışın nerede yapılacağını biliyor musun?" Taehyung saçlarını sıkıştırdı boştaki eliyle. Elbette bilmiyordu, o daha önce yarış yapılan mekana gitmeyi düşünmüştü.
"Hayır." O tek kelimelik yanıtını verirken Changbin de evden çıktı. Merdivenleri aceleyle indiği sırada Taehyung'a mekanın adresini söylüyordu.
"Eagles'ın mekanlarından birinde yapılıyor yarış, geçen sefer onlar kazanmıştı çünkü. Chongshin'i biliyor musun? Onun yakınlarında bir alan var, o yolda yapıyorlar yarışı. Okula doğru git, mutlaka kalabalıktan anlarsın zaten. Ben de geliyorum diğerlerini alıp." Taehyung telefonu onun yüzüne kapattı ancak Changbin bunu anlamayacak biri değildi.
Evinden Chongshin'e giden yol ona bir ömür gibi gelse de en fazla on dakika sürmüştü. Oysa Changbin nispeten daha uzakta oturuyor sayılırdı, diğerlerini de almaya gittiğini düşününce onun gelişinin yarım saati geçmesi muhtemeldi. Bu yüzden kalabalığın toplandığı alana girmek yapabileceği tek şeydi. Yarışa geri sayım yapan devasa ekran son 10 dakikayı gösteriyordu. Bu kalabalığı yarıp da yarışçıların olduğu bölgeye nasıl girebildiğini kendisi dahi anlamasa da sonunda görüş alanına giren kısa boyluyla sesli bir nefes verdi. Jimin sakin bir tavırla motoruyla ilgileniyordu.
"Jimin!" Tanıdık sesle başını aniden kaldırdı çocuk. Sevgilisinin öfkeli suratını gördüğünde şok içinde ağzını araladı.
"Taehyung?" Onun aksine Jimin bağırmamış, fısıldamıştı. Üç büyük adım atarak onun önünde dikilmeye başladı uzun boylu. "Senin ne işin var burada?"
"Asıl senin ne işin var? Buraya gelmemen konusunda anlaşmamış mıydık? Boşa mı konuştu o kadar insan?" Jimin gözlerini devirdi ona bir homurtuyla yanıt verip.
"Delireceğim gerçekten." Taehyung gözlerini irileştirdi onun tepkisine. Jimin dümdüz bir yüzle izliyordu sevgilisini.
"Jimin sen ne halt ettiğini sanıyorsun acaba?" Motoru gösterdi çocuk. Sakinliğini henüz yitirmemişti.
"Yarışa giriyorum. İzin verirsen..." Onun lafını çevredeki kalabalığı umursamadan haykırarak böldü Taehyung.
"Vermiyorum!" Afalladığını gizlemeden biraz gerilemiş, motorun tekerlerinin bir gıcırtı sesi çıkarmasına sebep olmuştu.
"Anlamadım?" Elini motorun üzerine koyarken tekrarladı diğeri.
"İzin falan vermiyorum! Şimdi benimle yürüyor musun yoksa zor mu kullanayım?" Arkasını göstermişti bunu sorduğunda. Jimin onun arkasındaki kalabalık seyirci grubuna bir bakış attı. Ardından motora yaslandığı yerden doğrulup bir kahkaha patlatmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Azad ~ Vmin
Fanfiction"Beni bıraksaydın her şey daha kolay olacaktı." "Kendimi bırakmak seni bırakmaktan daha kolaydı."