(Derin Esen)
Spor salonunun kapısı önünde durmuş bütün seyirciler ve sporcular gibi acılar içinde ambulansa kaldırılan Ceyhun'u izliyorduk. Huzursuzdum ve canım yanıyordu. Onun başına gelenler benim yüzümden olmuştu ve bunu nasıl düzelteceğimi bilmiyordum.
Ani bir kararla Karan'ı aramış ve ilk uçağa bilet ayırtmasına sebep olmuştum. Pişman değildim ama neler olacağını kestiremiyordum. En azından Karan neler olduğunu sormamış ve hemen dediğimi yapmıştı.
Hazar huzursuzluğumu fark ettiğinde "İyi misin?" diye sordu. Hafiflemiş ağrım devam ediyordu ama konu bu değildi.
"Biz de hastaneye gitsek mi?" Hazar yüz ifademin asıl sebebini anlayınca anlayışlı bakışlarını gönderdi.
"Ayak bağı olmaktan başka bir şey yapmayacağız." dedi kollarımı elleriyle kavrarken.
"Ortalıkta dolaşmayız. Ne kadar kötü olduğunu merak ediyorum." Hazar başını sallayarak elimi tuttu ve Kerim'e dönüp hastaneye gideceğimizin bilgisini verdi.
"Ben de geleceğim çocuklar." Toprak hoca arka taraftan çıkarken itiraz etmedik ve hep birlikte Hazar'ın arabasına ilerledik. Ben arka tarafa geçerek yolcu koltuğunu Toprak hocaya bıraktım. Hazar'ın dikiz aynasındaki gözleri yol boyunca bendeydi, nasıl olduğumu kontrol ediyordu.
Böyle bir şey olacağını nasıl tahmin edememiştim ki? Hep Hazar üzerinden düşünürken aslında Ceyhun'la gözüne batmıştım. Başkentteki bardak olayı da bunun sebebi sayılırdı. Bir insanın gözü bu kadar dönemezdi.
Nihayet kaldırıldığı hastaneye geldiğimizde hızlı adımlarla giriş yaptık. Toprak hoca danışmadan odasını öğrenince o kısma ilerledik ve Özlem hocayla karşılaştık. Özlem hoca Vaşakların antrenörüydü ve bizi görünce gülümsedi.
"Hoş geldiniz çocuklar." Gülümseyerek başımızla selam verdik fakat Özlem hocanın yüz ifadesi oldukça kötüydü.
"Özlem hocam, ne kadar kötü?" uzatmalara takılamazdım. Çocuğun ayağı dönmüştü ve bu çok ciddi bir durumdu.
"Şuan tedavi altında, ayağı alçıya alındı." Henüz tamamen rahatlamamıştım çünkü içerdeki hasar ne kadar ciddiydi bilmiyordum. Bakışlarımı, devamı için Özlem hocaya yönelttiğimde derin bir nefes aldı ve "Sporcu kariyeri bitebilir." dedi. Yüzünü ağlamaklı bir ifade alırken ben de ondan farksız sayılmazdım. Bacaklarımın titrediğini hissettim ve hemen yanımda duran Hazar'ın koluna yapıştım.
Kötü olduğumu anlayan Hazar muhtemelen arkadaşım için üzüldüğümü düşünmüştü ama bütün olay bu değildi. Bu durum benim yüzümdendi ve başka açıklaması yoktu.
"Benim yüzümden." dedim dilimin ucundaki kelimeleri tutamayarak. Özlem hoca biraz uzaklaşmıştı bu yüzden dediklerimi sadece Toprak hoca ve Hazar duyabildi.
"Hayır Derin, senin bir suçun yok. Sen sahada bile değildin." dedi Hazar anlamsız bakışlar atarken.
Fakat Toprak hocanın kaşları çatıldı ve "Derin, bilmediğim bir şey mi var?" diye sordu. Hazar'ın da bakışları bana kaydığı esnada odadan doktor çıktı ve bu durumdan kurtulmak adına ona yöneldim. Hala Hazar'ın bakışlarını üzerimde hissediyordum.
"Durum nedir?" diye sordu Özlem hoca boğuk çıkan sesiyle.
"Bir kas yırtılması durumu ile karşı karşıyayız. Tabii bunun ne kadar ileri derecede olduğunu Emardan çıkacak sonuçlar belirleyecek. Bacakta iki kırık bulunuyor bu sebeple alçıya aldık." Doktorun sözlerinin hemen ardından "Spora devam edebilecek mi?" diye sordum. Dikkatler benim soruma döndü ve doktor cevap verdi.
![](https://img.wattpad.com/cover/318097024-288-k291598.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yedi Metre
Aktuelle LiteraturBana yaptıkların, yaşattıkların o kadar ağır şeylerdi ki; sustum, hatta sesimi dahi çıkarmayacağım konumlara sürüklendim ama artık bitti. Senin tanıdığın Derin toz oldu, tarih oldu. Herhangi bir şey yaparsan sana eski Derin'i göstermekten çekinmem...