Telefonumu çantama yerleştireceğim sırada gelen bildirim sesiyle amacıma ulaşamadım ve ekranı açarak Hazar'dan gelen mesaja tıkladım.
"Günaydın. Bilgi Hatun'un özel tarifini nasıl aldın merak ediyorum doğrusu."
Dudaklarım sinsilikle yukarı kıvrılırken evin kapısını kilitliyordum.
"Bu küçük bir sır."
"Demek öyle! Neden beni kullandığını hissediyorum?"
"Çok ayıp! Hiç öyle şey yapar mıyım?"
Ekranı kapatıp asansöre ilerledim ve otoparkın bulunduğu kata bastım. Arabamın kapısını açıp koltuğa yerleştim ve gelen bildirim sesiyle ekranı yeniden açtım.
"Seni hafife almamayı çok önceden öğrendim, güzelim."
Son kelimesi yüzümü ne kadar güldürse de kısa sürmeden aklıma bu kelimeyi ağzına sakız etmiş Tuna gelince vücudumdan bir titreme geçti ve ekranı kapatıp arabayı çalıştırarak otoparktan çıktım.
Aklıma dolan düşünceler ve Tuna'yı son gördüğümde sarf ettiği cümleler kanımı dondururken henüz çıktığım sitenin önünde arabayı hızla durdurdum. Olanların hepsi onun planı olabilir miydi? Siyahlar içindeki adam o olamayacak yapıda biriydi fakat belki de Tuna'nın ayarladığı biriydi. Planlar kurmuş ve bunları gerçekleştirmek için uğraşmıştı. Siyahlar içindeki adama dair bildiğimiz bazı şeyler vardı fakat bulmak kolay olmayacaktı. Karan'ın yanına gitmeden Eda'ya uğrayıp onda olan şeyi geri almam gerektiğini düşünüyordum. Bu yüzden telefonuma ardı ardına gelen mesajları görmezden gelerek Eda'nın numarasını tuşladım. Birkaç çalıştan sonra açılan telefondan henüz Kerim'in evinden ayrılmadığını öğrendim ve adresini alarak arabayı sürmeye koyuldum. Telefonumu henüz kapatmışken yeni bir arama geldiğinde ekrana bakmadan arabanın hoparlörüne telefonu bağladım ve gelen aramaya en sonunda cevap verdim.
"Efendim."
"Neden cevap vermiyorsun? Bir şey mi oldu?" kaşlarım çatılırken arka plana ittiğim mesajların Hazar'dan geldiğini hatırladım.
"Hayır. Eda'yla konuşuyordum." Derin bir nefes verdikten sonra rahatladığını hissettim. Bu kadar gerilmesine gerek var mıydı, diye düşünmedim çünkü yaşadıklarımız yeterli bir sebepti.
"Burada hiçbir şey yapamıyorken senden haber alamamak beni korkutuyor." Dudaklarım hüzünlü bir tebessümle yukarı kıvrıldı.
"Babamın yanına gidiyorum. Orada olduğum sürece endişelenmene gerek yok."
"Aaa yolda mısın?" öyle bir ses tonu kullandı ki kaşlarım ister istemez çatıldı.
"Niye böyle bir tepki verdin?" boğazını temizledi ve ardından "Nasıl bir tepki vermişim?" dedi daha kısık bir ses tonuyla.
"İşte böyle. Hazar, bir şeyler mi çeviriyorsun?" telefondan bir süre ses gelmeyince "Hazar?" diye yineledim. Bu sefer sözcüklerin üzerine biraz daha baskı yapmıştım.
"Hayır. Babanın evine vardığında haber ver ve dönüşte de yanıma uğra. Şimdi kapatmalıyım. Görüşürüz." Saniyeler içinde sıraladıklarının ardından telefondan gelen 'bip bip' sesi bir şeyleri sakladığını ya da bir şeyler karıştırdığını kesinleştirdi fakat aklım oldukça yoğundu. Bu yüzden düşüncelerime geri döndüm ve Hazar'ın sakladığı şeyi öğrenmeyi geri plana ittim. Nasıl olsa kısa bir süre sonra ortaya çıkardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yedi Metre
Genel KurguBana yaptıkların, yaşattıkların o kadar ağır şeylerdi ki; sustum, hatta sesimi dahi çıkarmayacağım konumlara sürüklendim ama artık bitti. Senin tanıdığın Derin toz oldu, tarih oldu. Herhangi bir şey yaparsan sana eski Derin'i göstermekten çekinmem...