Merkeze yaklaşıyorduk fakat Hazar hala diken üstündeydi. Arabası oldukça kıymetliydi beyefendinin. Yorgunluktan uyuyacağını düşünmüştüm fakat anahtarı verirken olmasa da yol boyunca tereddütlüydü. Birkaç kere yer değiştirmeyi teklif etmiş olsa da kabul etmedim.
Kerim'in yolladığı konuma göre otele oldukça az kalmıştı fakat yol üzerinde gördüğüm bir dış giyim mağazası mont ihtiyacımı aklıma getirdi. Seri bir şekilde arabayı park ettiğimde Hazar durumu kavrayamamış boş gözlerle bana bakıyordu. Ceketi oldukça sıcak tutuyordu elbette fakat bu ona aitti. Soru soran bakışlarını arkada bırakarak arabayı önüne park ettiğim mağazaya ilerledim. Hazar'da inerek peşimden gelmeye başladı.
"O kadar ani hareketlerin var ki ne yapacağını kavrayamıyorum." Dudağımın bir kenarı kıvrılırken girdiğim mağazanın kaban ve mont bölümüne doğru ilerledim.
Yolculuk oldukça uzun olacaktı bu yüzden yanıma çeşit çeşit kıyafetler almıştım. İlk eleme, yarı final ve finalin sonunda çeşitli eğlenceler düzenleneceği için yanıma şık olmak adına birkaç özel gün elbisesi de almıştım.
Hem günlük giyim hem de özel gün giyimine uygun olması açısından iki tarafa da uygun şeyler almalıydım. Bolu fazlasıyla soğuktu. Üstümdeki cekete rağmen bunu hissedebiliyordum. Sırf bu yüzden kalın bir kaban almak istesem de Antalya gibi daha sıcak bir bölgeye gittiğimizde ne yapacağımı düşündüm. Sanırım bir mont ve bir kaban almak daha kullanışlı olacaktı. Montu biraz ince tercih ederek daha ılımlı günleri de aradan çıkarabilirdim.
Siyah uzun blazer ceketi gördüğümde mont fikri aklımdan uçup gitti. Siyah olan ceketin kırmızısını gördüğümdeyse benliğimi kaybettim.
Alışverişi severdim, kombin üretmek hoşuma giderdi. İhtiyacım olmasa da dolaplarım çeşit çeşit kıyafetlerle dolu olurdu. Küçüklüğümden beri her duruma hazır olmaya alışmıştım.
Bakımlı ve gösterişli olmak her zaman önemli olmalıydı. Bazen zoraki bir şekilde saç bakımı için kuaföre gönderildiğimi hatırlıyordum.
Kırmızı ceketle o kadar uzun süre bakıştım ki Hazar bıkkınlıkla derin bir nefes bırakıp ceketlerin yanına ilerledi.
"Sanırım ilk defa bir ceketi kıskanıyorum." Bir fısıltı eşliğinde söylediği sözleri yanına yaklaştığım için duymuştum fakat o bunun farkında değildi.
"Efendim?" yanına yaklaştığımı fark edince biraz gerildiğini hissettim.
"Bedenin diyorum... Bedenin ne?" dudaklarım yukarı kıvrılırken köşeye sıkışmış olması beni eğlendiriyordu.
Kadınların bedeni sorulmaz gibi saçmalıklara girmeyecektim. Her kadın özgürce, karşısındaki ne düşünür önemsemeden konuşabilmeliydi. Bu kimseyi ilgilendirmezdi. Bu konuda kimse özgüvensiz olmamalıydı. Kalıplar güzelliğimizi belirlemezdi. Hepimiz güzeldik fakat kalıpların içine sıkıştırılmak zorunda bırakılmıştık. Adını bile bilmediğimiz bir insan çıkıp kendince bir güzellik algısı yaratmıştı ve herkes bu görüşü benimsemişti. Oysa bu kişinin kim olduğu bile belirsizdi. Bilmemiz de gerekmezdi.
Biz kimse için süslenmiyoruz. Biz kendimizi en iyi hissettiğimiz şekilde giyiniyoruz. Sizin algılarınız bizim hayatımızı belirleyemeyecek kadar etkisiz ve önemsiz. Hepimiz güzeliz ve özeliz. Ne giymek istiyorsak onu giyeriz hangi bedende olmak istiyorsak biz seçeriz.
"Large."
Bana dönmeden ceketlerden uygun olanı çekip uzattı ve karşıdaki aynanın yan tarafına geçti. Üstümdeki kazağın beni azizliğe uğratmamasını dileyip ceketi üstüme geçirdim.
![](https://img.wattpad.com/cover/318097024-288-k291598.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yedi Metre
Ficción GeneralBana yaptıkların, yaşattıkların o kadar ağır şeylerdi ki; sustum, hatta sesimi dahi çıkarmayacağım konumlara sürüklendim ama artık bitti. Senin tanıdığın Derin toz oldu, tarih oldu. Herhangi bir şey yaparsan sana eski Derin'i göstermekten çekinmem...