Bölüm 10: Planlanmış Yolculuk

39 3 0
                                        


"Sakin ol da bir bakalım." Eve hışımla girdiğim gibi Karan'a muhabirlerle olanları anlatmıştım.

"Nasıl sakin olabilirim Karan? Hayır anlamıyorum. Adımı bile bilmezlerken okuduğum üniversiteye nasıl erişebiliyorlar?" evin içinde volta atıyordum.

"Dur bakalım. Anlarız şimdi." Bir süre öylece araştırma yaptıktan sonra gülmeye başladı.

"Ne gülüyorsun?"

"Aklından kurduklarına gülüyorum. Hayır, magazinin ilgilenmediği biri olarak senin peşinde olduklarını düşünmen de garip." Kaşlarımı çattım.

"Ne saçmalıyorsun."

"Al bak!" dedi ve elindeki tableti bana uzattı. Şaşkınlıktan ağzım açık kalmıştı.

"E bu haber benimle ilgili değil ki." Karan kollarını başının altına alıp geriye doğru yaslandı.

"Bende onun diyorum." Üniversite öğrencilerinden birinin bir profesöre saldırmasını konu alan bir haber başlığıydı. Öğrenciyi tanımıyordum ve alacağı cezayı tahmin edebiliyordum ama beni ilgilendiren bir durum değildi. Çıkan olay trendlere girmiş ve bunun üzerine muhabirler de okulu basmıştı. Büyük ihtimalle bekledikleri kişi profesördü. Ne kadar haklı olursa olsun öğrencinin kampüse alınmayacağını biliyordum.

"Ben bunu kendime nasıl yordum ya?" diye sitem ettim. Günün yorgunluğu ve devamında oluşan stresimle kendimi koltuğa bıraktım.

Karan bakışlarını bana dikti. "Bir şeyler hazırlamayacak mısın?"

"Bakıyorum da iyice hizmetçin oldum. Melih'le görüşmeyecek miydin sen?"

"Görüştüm ama iki üç güne ayarlayabileceğini söyledi. Başı çok yoğun." Anladığımı belirtircesine başımı salladım. Melih'in, babası ve benim babamın şirketleri birlikte işliyordu. Ortak değillerdi ama birbirlerinin ne yaptıklarından haberdarlardı. Sistem olarak da birbirini tamamlayan yapıda oldukları için bir arada çalışırlardı.

Ekrem amca, yani Melih'in babası, yeni uygulamaların üretildiği bir altyapıya sahipti. Gelen yeni fikirleri değerlendirip oluşum aşamasına geçerlerdi. Melih, babamın ve kendi babasının şirketleri arasındaki bağlantı noktasıydı. Ağabeyimin de olduğu gibi. Ağabeyim yanımda olduğu için büyük ihtimalle işler Melih'e kalmıştı.

"Acaba dönsen ve yardımcı mı olsan?" dedim. Ondan kurtulmak istiyormuşçasına alaya vurdum.

"Dur be kızım. Daha bir hafta bile olmadı. Hazır fırsat bulmuşum kardeşimle vakit öldüreyim." Hafta başı yolculuğa çıkacağım aklıma geldi ve dudak büzdüm.

"Birkaç gün yalnız başına takılmak zorunda kalacaksın."

"O nedenmiş?" omuz silkerek cevap verdim.

"Çünkü bölgesel maçların ilk adımı için başkente gitmem gerekiyor." dedim ve koltuğun üzerine ayaklarımı çekerek bağdaş kurdum.

"Umarım babam problem etmez." Gözlerim kısıldı ve kaşlarım çatıldı.

"Etmeyecek. Benimle mezun olacağım güne kadar anlaşma yaptı. Ev tuttu ve maddi durumumu karşıladı ama bu hayatı ben tek başıma yaşadım. O yanımda değildi ve benim seçtiklerime karışmayacak." Karan yerinden doğruldu. Anlayışla yüzüme baktı ve kolumu sıktı.

"Haklı olduğunu biliyorum ama babamdan bahsediyoruz." Karan'ın haklı olduğunu biliyordum. Yapılan anlaşmanın maddeleri o isterse değişmek zorundaydı. İçine girdiğimiz buhrandan beni çıkarmak adına tekrar konuştu.

Yedi MetreHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin