(Yazarın ağzından)
Kumral saçları önüne düşmüş, kahverengi gözleri boncuk gibi parlıyordu. Gözlerinin içi gülüyordu adeta. Öylesine mutluydu ki olacakları bilmeden, evlerinin bahçesinde koşturup oynuyordu. 8 yaşının yanında getireceklerinden habersizdi. O güne lanet edecek olmasından habersizdi.
Annesi bahçeye bakan çardağı süslemiş, etrafı oyuncaklarla donatmıştı. Arkadaşlarını davet etmişti fakat kutlamaya saatler vardı. Çocuk sabırsızlıktan ne tarafa koşacağını şaşırmıştı. Bir an önce doğum günü partisinin başlamasını bekliyordu.
Kapı ısrarla çalınmaya başladığında annesi oğluna gülümsedi ve kapıyı açmak adına harekete geçti.
"Geldim!" diye bağırmasına rağmen kapı peş peşe çalınıyor ve genç kadının endişelenmesine sebep oluyordu.
Kapıyı açtığında elinde kocaman bir pasta ile kocasını gördü ve derin bir nefes aldı.
"Ödümü patlattın! Aklıma ne çok şey geldi biliyor musun?" adam kaşlarını çatarak karısına baktı.
"Ne olabilirdi canım? Alt tarafı oğlumun pastasını bir an önce göstermek istiyorum." Karısı adama gülümseyerek önünden çekildi fakat içinde rahatsız hissettiği bir yer vardı. Yine de üstelemedi ve bahçede oynayan oğullarının yanına ilerlediler.
Tıpkı karısı gibi genç olan adam, çardaktaki masaya büyük kutuyu bıraktı ve oğlunun dikkatini anında üzerine çekti.
"Baba?" çocuk, gözleri kocaman kutunun üzerindeyken babasına paketin ne olduğunu soruyor gibiydi.
"Oğlum!"
Adamın tekdüze sesinden hiçbir şey anlamayan çocuk, hızla merdivenleri tırmandı ve çardaktaki masaya yaklaştı. Kadın oğlunun heyecanına dayanamayarak paketin kenarlarındaki bantları çıkardı ve pastayı gözler önüne serdi.
Üç katlı pastanın etrafı asfalt şekli verilmiş şeker hamuru ile kaplıydı ve üstü yarış arabaları ile süslenmişti.
"Anne, bu çok güzel!" Çocuk gözlerini pastadan ayıramıyor aynı zamanda annesine sözcükleri sarf ediyordu.
"Yanlış kişiye teşekkür ediyorsun tatlım." Çocuk anlamayan bakışlarını annesine çevirdiğinde, annesi bir baş hareketiyle babasını işaret etti. Çocuğun dişleri meydana çıktığında babasına koştu ve sıkıca sarıldı.
Bu esnada tıpkı az önceki gibi ardı ardına kapı çalmaya başladı. Kadın kolundaki saate baktı ve "Henüz erken. Misafirler olamaz." dedi.
Adamın kaşları çatılırken "Şimdi anlarız." diyerek kapıya ilerledi. Kadının içinde rahatsızlık hissi yeniden peyda olduğunda "Hakan!" diyerek içindeki hissiyatı dile getirdi.
"Sakin ol! Bir şey yok." Kadın içgüdüsel olarak oğlunu arkasına sakladı ve kapıya ilerleyen kocasının ardından korku dolu bakışlarını göndermeye devam etti.
Çocuk önüne geçen annesinin kolunun altından başını uzatmış, olacaklardan habersiz gözlerini kapıya dikmişti. Kapı babası tarafından açıldığında elinde silah olan bir adamın hızla içeri daldığını ve ardından kapıyı kapattığını gördü. Korku ile annesinin arkasına gizlendi.
İçeri dalan adam; çocuğun babasına silahı doğrulturken o kadar telaşlı ve korku içinde görünüyordu ki telaşı kadına yansımış olacak, kadın oğlunu kucağına alarak titreyen bacaklarıyla çardağın alt kısmına ilerlemişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yedi Metre
Ficção GeralBana yaptıkların, yaşattıkların o kadar ağır şeylerdi ki; sustum, hatta sesimi dahi çıkarmayacağım konumlara sürüklendim ama artık bitti. Senin tanıdığın Derin toz oldu, tarih oldu. Herhangi bir şey yaparsan sana eski Derin'i göstermekten çekinmem...