Eda ile kol kola kampüsten çıkıp soyunma odasına geldik. Herkes yavaş yavaş bize katıldı ve hepimiz formalarımızı giymeye başladık. Takım stresli gözükse de bu durum onları daha enerjik hale getiriyordu. Her ne kadar sahada ısınacağımı bilsem de üşüdüğüm için üzerime şort yerine bir tayt giymeyi tercih ettim. Kansızlığım başa bela cinstendi.
Onları sahaya yolladıktan sonra Toprak hocanın yanına çıktım. Soyunma odasına girerken beni yanına çağırmıştı. Odasının kapısını tıklatıp içeri girdim.
"Hocam gelebilir miyim?" başı oldukça yoğun gözüküyordu ve eliyle içeri girmemi işaret etti.
"Bugün antrenmanda olamayacağım. Seyahatler için belgeleri hazırlamalıyım. Anlayacağın bugün başım çok yoğun. Takımı koordine etmen gerekiyor." Bu çok kötü bir durumdu. Uzun zaman sonra bir araya gelecektik, üstelik antrenman yapacaktık. Paniğe kapılmamalıydım. Paniğe kapılmamalı Toprak hocayı rahatlatmalıydım. Sonuçta o da bizim için uğraşıyordu.
Başımı hızla aşağı yukarı sallayıp "Elbette hocam." dedim.
Odasından çıkarken beni durdurdu. "Problem istemiyorum. Geçen sene olanlar orada kaldı. Bunları aşmalısınız."
"Tamam hocam. Merak etmeyin."
Bana tebessüm etti fakat ben ifadesizliğimi korudum. Sıkıntılı bir antrenman bizi bekliyordu.
**
Ses sisteminin kumandasıyla birlikte sahaya doğru ilerledim. Takımla birlikte motive olmak adına antrenmanlarda müzik ile çalışırdık. Maçlara çıkmadan öncede ısınmalar esnasında bunu sık yapardık.
Sahaya girdiğimde olan manzara beklediğim bir durumdu, yadırgamadım. Kızlar bir yarı sahada erkekler diğerinde, birbirlerine öldürücü bakışlar atıyordu. Erkeklerin kendi kendine konuşup kızların polemiğe girmediğini görünce biraz olsun mutlu oldum. Dün akşamki sözlerim boşa gitmemişti ve beni önemsediklerini hissettirmişlerdi.
"Size söylediklerimi yapacak mısınız yoksa böyle boş durmaya devam mı edeceksiniz?" artık sabrı taşan Eda'nın bir adımla erkeklere yaklaşması üzerine "Ne oluyor burada?" diye olaya dahil oldum. Müdahalem biraz geç kalsaydı Eda'nın ipleri kopabilirdi.
Benim geldiğimi gören Eda attığı adımı geri döndü ve takımla aralarında konuşmaya başladılar. Orta çizgiye Erkeklerin takım kaptanının tam karşısına geçtim. Ardından kızlara dönüp soran bakışlarımı onlara gönderdim. Neler olduğunu tahmin ediyordum fakat önyargılı olmayıp sebebini öğrenmeliydim. Tüm takım bugün bana emanetti.
"Kızlara ne yapması gerektiğini söylüyorum ama beni dinlemeye niyetleri yok." Duyduğum sözler şok geçirmeme neden oldu. Kızlar bana dayanamayacağını içeren bakışlarını gönderiyordu. Söylediklerinden sonra patlayacak bir bomba gibiydim fakat sakin olmalıydım. Yüzümü ona çevirdim.
"Pardon?" yüzüne bir sırıtış takındı.
"Kızlara ne yapması gerektiğini mi söylüyorsun? Hangi hakla?" sırıtışı kısa süreliydi anlaşılan. Silindi fakat yüzünde eğlenen bir ifade vardı.
"Kaptan olma hakkımla." Ufak bir kıkırdama ile güldüm ama o da eğleniyor gibi görünüyordu.
"Bir kez konuşacağım ve bu tartışma devam etmeyecek." Kollarını birleştirdi ve meydan okuyan bakışlarını bana yöneltti.
"Kızların kaptanı benim. Sen kızlara emir veremezsin. Ne böyle bir hakkın var ne de yetkin. Normal şartlarda benim de erkeklere emir verme gibi bir yetkim yok çünkü onların takım kaptanı değilim. Fakat bugün tüm yetki bende ve sen bir iki adım geri çekilmek zorunda kalacaksın." Yüzündeki eğlenir ifade silindi ve sözlerim erkeklerinde birbiriyle bakışmasına neden oldu. Kızlardan birkaç kıkırtı duyunca onlara uyarıcı bakışlar attım. Tartışma çıkmamalıydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yedi Metre
قصص عامةBana yaptıkların, yaşattıkların o kadar ağır şeylerdi ki; sustum, hatta sesimi dahi çıkarmayacağım konumlara sürüklendim ama artık bitti. Senin tanıdığın Derin toz oldu, tarih oldu. Herhangi bir şey yaparsan sana eski Derin'i göstermekten çekinmem...