~
İnsanlar sadece konuşmak için, aslını bilmeden konuşurlardı.~
Soğuk rüzgar ölüm sessizliği hakim olan kasabada sertçe esiyor,esnaf ve dışarıda olanlara büyük bir zorluk çıkarıyordu. İnsanlar tir tir titriyor bir an önce sıcacık evlerine gitmek istiyordu.
Oysa o soğuk ve sert rüzgar onlara olacaklar için bir uyarıydı.
Büyük ve yine kasaba halkı gibi ölüm sessizliğine gömülen sarayda, oldukça gür bir çığlık sesi yükseldi. Öyle tiz ve aciz bir çığlıktı ki bu, saray halkı bir anda o gece ayaklanmış, ne olduğunu anlamaya çalışmıştı.
Çığlık sesleri efendilerinin olduğu odadan geliyordu. Herkes odanın kapısına toplanırken kapı hışımla açılıyor ve gür bir ses duyuluyor.
"Hemen bir doktor çağırın!" Diye haykırıyordu efendileri. Herkes büyük bir panik yaşarken efendilerini dinleyip apar topar bir doktor çağırmışlardı. O sırada sarayda hala çığlık sesleri yükseliyor ve asla dinmiyordu.
Bu çığılıkların sahibi, Kızıl kıvırcık saçları yastığında yer edilmiş. Yüzünden terler akan Zoe Exile'ye aitti.
Acı içinde yatakta kıvranıyor ve çığlıklar atıyordu. Hamileydi ve doğum vakti gelmişti. Artık bir çocuğu olacaktı.
Artık anne olacaktı.
Öylede olmuştu. O gün ölüm sessizliği olan o sarayda bir kız çocuğunun çığlıkları duyuldu.
Herkes bebeğin doğduğu için mutlu olurken Kral Exile'nin yüzü buna hiç mutlu olmuş gibi değildi. Çünkü bebek ne kendisine ne de karısına beziyor, bebekte anlamdıramadığı bir güç seziyordu. Şüphelenmişti Kral Exile, bu çocukta çok başka şeyler vardı.
⚔️
Günün ilk ışıkları odaya vurmadan rüya görerek yataktan doğrulmuştum. Gördüğüm rüya ellerimi başıma götürüp ovuşturmama neden oldu. Hâlâ o çığlıklar kulaklarımda yankılanıyordu. " Bu da neyin nesiydi?" Diye fısıldadım kendi kendime. Elimle bir defa kafama vurdum. Çığlık seslerini hala işitiyordum.
" Ne neyin nesi?" Odada sesi yankılan kişiyle gözlerimi ona sabitledim. Yatağımın hemen önünde bir sandalye çekip oturmuş, kollarını göğsünde birleştirmiş tek kaşını kaldırarak bana bakan Keitha ile göz göze geldim. Onu görmem ile gözlerimi kapatıp derin bir nefes aldım. Neden buradaydı? Üstelik ben uyurken odaya neden girmişti?
"Burada ne arıyorsun Keitha?" Dedim bıkkınlıkla. " Uyanmanı bekliyordum." Diyerek cevapladı bana sahte bir gülüş yollarken. Gözlerimi açıp Keitha'ya diktim. Yavaşça doğrulup sırtımı yatağın başlığı ile buluşturup bende onun gibi kollarımı göğsümde birleştirdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARANLIĞIN RUHU
FantasyBazı gerçekler vardır, insanın canını yakacak. Bazı gerçekler vardır, insanın kurtuluşu olacak. Bu iki gerçekleri tatmak ise bir hayata bedeldir. Ben bunları bile bile bir hayatı feda etmeyi seçmiş, geleceğimi sonsuza kadar karanlığa boğmuştum. Kara...