29.Bölüm

14 1 1
                                    

~

Savaşırız biz,
Savaşırız biz, içimizdeki...
Görmek istiyorum, görmek istiyorum,
Görmek istiyorum, ışığı..
Özgür bırak kendini.

~

Eğer biraz daha masa örtüsü ile bakışmaya devam edersem tam da ortasına büyük bir oyuk açacaktım. İşte tam o sırada masa örtüsünün imdadına Lucas yetişmişti. " Ne bu surat Adriennecik? Sanki birisi yüzüne karşı kusmuş gibi." Lucas'ın kafamın içindeki ses ile göz devirdim. " İnan biri yüzüme karşı kussaydı daha iyi olurdu büyücü." diye içimden söylediğimde kafamın içinde Lucas'ın bağırışını işittim.

" Benim bir adım var!" Bakışlarımı masadan kaldırdım. Bizim masanın çaprazında sanki başka bir şey ile ilgileniyormuş gibi yapan Lucas'a çevirdim. Onu sinir etmek için bu şekilde seslenmemi anlamış olmalıydı. Bakışlarım Lucas'ın yanında duran İmparatora kaydı. Üzerinde altın sarısı bir kıyafet vardı. Kafasındaki taçta her zamanki gibi yerindeydi. Bu düğünden sonra bir şekilde onunla konuşmam gerekiyordu.

" Bir şeyler ister misin Andrea?" Bana yöneltilen soru ile kafamı masadakilere çevirdim. Cevap vermemi bekleyen Prens Ricky ile anlamazca baktım. " Efendim?"

"İçecek almaya gideceğim, istediğiniz bir şey var mı?" Sorusu ile kafamı iki yana salladım. " Ben bir şey almayayım." Diyerek geçiştirdiğimde gülümseyerek ayrıldı masadan. Zaten topu topuna dört kişiydik. Keitha, ben ve Ricky'in ablaları Orsina Riders ile Iyanna Riders vardı bulunduğumuz masada. İç geçirip saatlerdir dans eden kalabalığa döndüm. Evet saatler geçmişti ama ortada ne Vanessa ne de Albert vardı. Düğün sahipleri ortada yoktu ve bu beni tedirgin ediyordu.

" Andrea sen iyi misin? Aaron ile geldiğinden beri bir garipsin." Yanımdaki Keitha'nın sorusu ile başımı onan cevirdim. Bir de Aaron vardı. En son yaşadıklarımızı hiç konuşmak hatta aklıma dahi getirmek istemiyordum. "İyiyim sadece Vanessa'yı düşünüyorum." Diyerek cevapladığımda o da derin bir nefes çekti." Açıkçası hala ortalıkta olmamaları ilginç." Bakışları etrafı kolaçan ettiğinde yavaşça kulağıma eğildi.

" Plan da bir sorun çıkmaz değil mi?" Sorusu ile boğazımı temizledim. " Daha önce bin kere söyledim Keitha plan da sorun çıkmayacak! "Eğer bu soruyu bir kez daha sorarsa onu boğabilirdim. Başka bir şey düşünmeye çalışarak önüme döndüğümde saatler önce nereye gittiğini bilmediğim Aaron'ın bahçe kapısından içeriye girerken gördüm. Yanında da bir adet her an birinin üzerine atlayacakmış gibi duran Hadrian vardı.

Bakışlarımı ayırmadan onları izlemeye başladım. Aaron'ın kafası bizim olduğumuz masaya kayarken önümde beliren büyük cüsseli biri tarafından görüşüm kapanmıştı. Kafamı kaldırıp kim olduğuna bakmak istediğimde orman yeşili gözlü biri ile burun buruna geldim. Kendimi hızla geriye çektiğimde kaşlarım çoktan çatılmıştı. "Bu güzel Leydi benimle dans eder mi?" Kumral saçlı ve büyük ihtimalle prens olduğunu düşündüğüm oğlan bir elini bana uzattığın da sadece ona baktım.

Bu kadar yakınıma girmesi rahatsız ediciydi. "Nazikçe reddediyorum." Diyerek samimiyetten uzak bir gülüş yolladım. Oğlanın yüzü düştüğünde zaten dibime girmemiş gibi adım daha yaklaştı. Artık bacaklarıma değiyordu. "Ama bu Prens seninle dans etmek istiyor." Yüzünde manipüle edici bir bakış vardı. "Ama bu leydi seninle dans etmek istemiyor." Bu sefer sesim sert çıkmıştı. Oğlan bir süre beni inceledi.

"Adınız neydi?" Diye sorduğunda bulunduğum masadan bir ses yükseldi. "Uzatma Yosef, insanları rahatsız ediyorsun." Bunu söyleyen Riders Krallığının en büyüğü olan Prenses Iyanna söylemişti. Adının Yosef olduğunu öğrendiğim oğlanın başı Iyanna'ya döndü." Öyle mi Prenses Iyanna?" Sorusu ile sıcak bir elin yanağımda gezdiğini hissettim. Sertçe eli kavrayıp sıkmaya başladım.

KARANLIĞIN RUHUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin