~
"Batmalısın, ancak o zaman yeniden doğarsın."
'Lou Andreas-Salomé'
~
Sessizliğe gömülen zindan her geçen dakikada gözümde daha da büyüyordu. Zindanın duvarları yer yer yosundu. Taşları ise oldukça eski gözüküyordu. Ancak koridorlarda bir tane bile şövalye yoktu. İşte bu oldukça kafa karıştırıcıydı. Duvara sabitlenmiş zincirlerin gitmeme izin verdiği kadar parmaklıklara yaklaşıp koridora iyice baktım. Duvarlarda ara ara asılmış meşaleler koridoru aydınlatıyordu. Bir süre öylece koridoru inceledim.
Tuzaklar olabilir miydi?
Kaşlarımı çattım. Başka bir açıklaması olmazdı. Kesinlikle tuzaklar vardı. Derin bir nefes alıp ilk önce yapmam gerekeni düşündüm. Kafamı ellerime indirdim. Bileğime bağlı olan zincirler duvara bağlanmıştı. Bu da demek oluyordu ki eğer zincirleri bileğimden çıkaramazsam duvardan söküp ellerimde zincirlerle buradan çıkacaktım.
Mükemmel!
Elimi hızla çektim. Bileğimin sızlamasını umursamayıp tekrarladım. Bileğimden yere kan damlası düşene kadar devam ettim. Bunun oluru olmadığı için başka bir şey yapıp zinciri koluma doladım ve tüm gücümle çektim. Duvara sabitli zincir hareket etmezken tekrar çektim. Tekrar ve tekrar.
"Lanet olası zincir!"
Derin bir nefes alıp aynı şekilde diğer bileğimdeki zinciri koluma doladım. Nefesimi dışarı verip ikisini de aynı anda çektim. Duvardan gelen çatlama sesi kulaklarıma iliştiğinde tekrar tüm gücümle çektim. Zincirler duvardan kurtulup büyük bir gürültüyle yere düştüler. Dudağımın kenarı kıvrıldığında başıma tekrar bir ağrı saplandı. Ellerim başıma gittiğinde bileğimde olan zincirler tenime değdi. Soğuk zincirler tüylerimi diken diken etmişti. Bunu umursamayıp parmaklıklara ilerledim. Demir parmaklığı tuttuğum gibi elimden vücuduma yayılan yanma hissi ile hızlıca geri çektim. Elimi tutup bir adım geri çekildim.
Bu parmaklıklar neyden yapılıyor!
Derin nefesler alıp yanma hissini vücudumdan atmaya çalıştım. Sanki tüm damarlarımda kan değil de lav geziyormuş gibiydi. Acıyla öne doğru eğildim. Bir yandan başıma saplanan ağrı bir yandan da vücudumda gezen yanma hissi nefesimi kesti. Elimi boğazıma götürüp nefes almaya çalıştığımda aklıma gördüğüm garip rüya düştü. Başımı iki yana sallayıp demir kapıya adımladım. Acıyla dişlerimi sıkıp, acıyı unutmaya çalıştım. Derin bir nefes alıp kapıya tekme attım. Tekrar tekrar attığım tekmeler işe yaramazken sırtımı duvara yasladım. Derin nefesler alırken gözlerimi kapattım.
Düşün Adrienne. Düşün!
Gücümü kullanmak istiyordum ama kullanamıyordum. Çünkü gücüm emiliyordu ve anladığım kadarıyla Alex gücümü kullanmamı engelliyordu. Gözlerimi yavaşça açıp kapıya baktım. Aklıma gelenlerle bıkkınlıkla nefesimi dışarı verdim. Bileklerime dolanan zincirlere baktım.
Pekala bunu yapabilirim.
Demir kapıya adımladım. Şanslıydım ki parmaklıklar gibi kapıda o garip şeyden yoktu. Elimdeki zinciri kapının yine parmaklık olan yerine götürüp doladım. Diğer zinciri de aynı şekilde bağladım. Arkamı dönüp ellerimi birleştirip kuvvet uygulayabileceğim bir konuma getirdim. Başıma daha kuvvetli bir ağrı saplanmasını umursamadan tüm gücümle ileriye doğru çektim.
O kadar kuvvetli çekiyordum ki bileklerim sızlıyordu. Kapı ise yerinden oynamıyordu. Tekrar tüm gücümle çektim. Nefesimin tekrar kesildiğini hissettim. Ardından da burnumdan akan sıcak sıvıyı. Gözlerimi sıkıca yumup son kalan gücümü uyguladım. Kapı büyük bir gürültüyle ileri doğru geldiğinde kendimi yere bıraktım. Omzumun üzerinden kapıya baktım. Kapı az da olsa aralanmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARANLIĞIN RUHU
FantasíaBazı gerçekler vardır, insanın canını yakacak. Bazı gerçekler vardır, insanın kurtuluşu olacak. Bu iki gerçekleri tatmak ise bir hayata bedeldir. Ben bunları bile bile bir hayatı feda etmeyi seçmiş, geleceğimi sonsuza kadar karanlığa boğmuştum. Kara...