300522 | Like odorless coffee

196 22 21
                                    

30 Mayıs 2022

"Chaeyoung lütfen bunun bir şaka olduğunu söyle!"

Jaehyun Chaeyoung ile konuşuyordu, tabii buna konuşmak denilirse. Bense onun tartışmasının bitmesini ve neyli pizza yiyeceğini sormak için telefonu kapatmasını bekliyordum ancak bu önümüz üç yıl içinde pek mümkün durmuyordu. Sahi ya, ne ara bu kadar tartışır oldular?

"Ne demek gelemiyorum ya, bunun planını çok önceden yapmadık mı? Biletini dahi aldım ben!"

Chae anlaşılan yine bazı şeyleri iptal etmişti, Kore'ye dönmeyi hiç düşünmüyordu artık. Buranın ona kazayı hatırlattığını söylüyordu.

"Senden yanan biletinin parasını istemiyorum Chaeyoung, seni istiyorum."

Kendini koltuğa attı Jaehyun. Pes ediyordu her zamanki gibi. Ne kadar ısrar ederse etsin bir daha Chaeyoung'un Kore'ye adım atmayacağını çok iyi biliyordu.

Her şeyden kaçmıştı.

Bir kaç yıl öncesine kadar ölüm yıl dönümlerinde gelirken şimdi onun için dahi uğramıyordu buraya.

Bazen asıl olması gerekeni sorgulatıyordu insana, belki de kalarak hata yapan bizlerdik. Buradayken ne bir şeylere devam edebiliyor, ne de olduğumuz yerde kalabiliyorduk. Biz durmak istesek de zaman durmuyordu çünkü, geriyeyse sadece boşa geçmiş aylar kalıyordu.

"Gelmezsen gelme!" Jaehyun onun yüzüne kapattı telefonu. Başını arkaya verip gözlerini kapattı. "Gelmiyormuş Jungkook."

"Bir şey söyleyeceğim," Söyle, dercesine bana baktığında devam ettim. "gelmeyeceğini sen de ben de biliyorduk."

"Sanırım," duraksadı. Endişelendirecek derecede sakindi. "ondan ayrılsam iyi olacak."

"Orada kendine yeni bir yaşam kurdu, hayatında başka insanlar var. Ona ayak bağı oluyormuşum gibi hissettiriyor. Ayrılsam iyi olur."

Bunu beklemiyordum, Jaehyun çok seviyordu. Eğer ayrılırlarsa bunu Chaeyoung'un isteyeceğini, asla Jaehyun'un böyle bir fikri aklına getiremeyeceğinden emindim neredeyse. "Ama sen ona aşıksın."

"Bu yeterli değil demek ki. Onu Kore'ye bağlayan tek kişiyim ve o Kore'den nefret ediyor." Durdu. Zor bir karar veriyordu ve buna alışması uzun sürecekti, bunu biliyordu. "Sürekli tartışıyoruz, telefonda ya da mesajlaşırken. Normal bir diyaloğumuz yok artık." gülümsedi. "Taehyung olsaydı, böyle olcaksa hiç olmasın, ayrıl derdi."

Ben de gülümsedim. "Lisa olsaydı seviyorsan vazgeçme derdi."

"İkisi olmadan üçüncü yılımızdayız, göz açıp kapayana kadar üç yıl geçti."

"Hala öldüklerine inanamıyorum, hala bir yerlerden çıkıp gelip 'şaka' diyeceklermiş gibi hissediyorum."

Sessizce mırıldandı Jaehyun 'ben de' diye. "Chae gitti zaten, Jen de başka bir kafada. İkimiz kaldık sadece Kook."

"İlk tanıştığımız günü hatırlıyor musun?"

Kıkırdadı. "Evet, kütüphanede yan yana çizim yapıyorduk ve sen benim cetvellerimi kullanıyordun." Yan bir bakış attı gözlerini kısarken. "Senden nefret etmiştim."

"Cetvellerimi kaybetmiştim!"

"Cetvellerine sahip çıktığın bir anın var mı acaba?"

Kahkaha atmama sebep olmuştu. Uzun zaman olmuştu sanırım bu denli gülmeyeli. "Lisa'yla da cetvelim kaybolduğu için tanışmıştık. Tüm koridor boyunca elinde benim cetvelimle peşimden koşmuştu."

cemetery of oceansHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin