231218 | a fool

165 20 33
                                    

23 Aralık 2018


Noele iki gün kalmıştı ve Lalisa'ya hediye almaya karar vermiştim, nezaketten. Sonuçta benim için - ne kadar bunu kendisi istese de - noel kıyafeti hazırlamıştı.

Sağımda Jaehyun, solumda Taehyung ile amfide dersin başlamasını beklerken ben internetten hediyelik eşyalara bakıyordum, Taehyung kafasını koymuş uyuyordu ve Jaehyun da benimle birlikte fikir düşünüyordu. "Romantik bir şeyler olmalı." dedi Jaehyun çenesini eline yaslamış nereye baktığı belli olmayan bir şekilde. "Hediyenin romantiği mi olur?" dedim ona kısa bir bakış atarak.

"Odunsun."

"Bir klişeye uy ve kolye al. Kızlar kolyeleri çok sever." Taehyung'un mırıldanarak gelen sesiyle ikimizde ona döndük. "Hani sen uyuyordun?"

Jae pis bir sırıtışı yerleştirdi suratına ve yaklaştı biraz. "Taehyung çok tecrübeli konuştu. Yaşanmış bir şeyler var sanki." Yüzündeki huzurlu ifadeden hiçbir şey kaybetmedi Taehyung. "Kuduruyorsun değil mi böyle şeylere?"

Daha da çok sırıttı Jaehyun. "Hangi güzel kızı bir kolyeyle tavladın Taehyung-ssi?" Gözlerini açtı ve mimiksizce baktı bir süre. "Anneni." Jaehyun'un sırıtışı kayboldu bir an suratından. "Ayıp oluyor ama."

Jaehyun tekrar az önceki konumuna gelirken Taehyung gözlerini kapattı, ben de telefonuma geri dönüp uçsuz bucaksız çiçekten çikokatasına, heykelinden kitabına kadar her şeyin mevcut olduğu siteyi kaydırmaya devam ettim. Gördüğüm hiçbir şey içime sinmiyor, beğendiğim bir şey olsa bile onun hoşuna gitmeyeceğinden korkup eliyordum.

"Sehun!" Duyduğum sesle gözlerim kapıyı buldu. Lalisa'ydı, bizim sınıftan Oh Sehun'u çağırıyordu elindeki kağıtları havada sallayarak. Sehun onun yanına gittiğinde gözlerimi kırpmadan onları izledim. Jaehyun'un ve az önce uyku pozisyonunda olan Taehyung'un kafasını kaldırıp benim gibi onları izlediğini biliyordum.

"Sen harikasın güzelim, halledeceğini biliyordum." Ona sarıldı. "Çok teşekkür ederim."

Hediyelik eşya sitesinden çıkmadan telefonumu kilitledim. Jaehyun fısıldadı. "Ne bu samimiyet?"

"Gitmem lazım." dedi Lisa ondan ayrılırken. "Öptüm, görüşürüz."

Bir kez olsun başını kaldırıp bu tarafa bakmamıştı.

"Öptüm mü?" Mırıldandı Taehyung, o sınıftan çıkmasına rağmen hala kapıyı izliyorduk.

"Arkadaşı sonuçta." dedim bozuntuya vermeden. "Hangi arkadaş hangi arkadaşa öptüm der." dedi Taehyung. "Sen bana kaç kere öptüm dedin Jungkook?" Jaehyun'un sormasıyla Tae yüzünü buruşturdu ve bize baktı. "Sakın ona öptüm deme Jungkook."

"Biz fazla büyüttük zaten, normal yani." dedim toparlamaya çalışarak. "Sen ona çıkma teklifi etmemiş miydin?" Benim yerime Jaehyun'u Taehyung cevapladı. "Etmemiş demek ki."

"Biz burda ona hediye bakalım, o gitsin elin oğlunu öpsün."

"Öpmedi."

"Öptüm dedi."

"Aynı şey değil."

"Ne farkı var?"

Jaehyun ile zıtlaşmamı göz devirerek bitirdim. Tae tekrar kafasını masaya yatırırken. Jaehyun umursamadan arkasına yaslandı. Benimse gözlerim önlerde oturan Sehun'u bulmuştu. O da bir anlık başını arkaya çevirmiş bana bakmıştı. Sırıtarak geri döndüğünde daha da sinirlenmiştim.

Sinirlenmem çok saçmaydı, neyime güvenip kıskandığımı bile anlayamamıştım sonuçta aramızda hiçbir şey yoktu. Kendimi fazla büyültmüştüm gözümde. Aptal gibi hissettim bir an.

Hoca amfiye girmiş ve kısa kesip derse başlamıştı. Jaehyun telefonunu çıkarıp oyuna girmiş, Tae uyumaya devam etmişti. Bense ne kadar bu derse odalanacağımı hedefleyerek buraya gelmiş olsam da şu an tüm dikkatim dağılmıştı, ben de başımı Tae gibi masaya koymuş önümdeki deftere saçma sapan çizgiler çiziyordum. Öyle ki ders ne ara bitti haberim bile olmamıştı. Kalkıp toparlanmış ve çıkmıştık amfiden.

Konuşmadan yürüyorduk çıkışa doğru. Birden omuzlarımda hissettiğim eller ile irkildim. "Korkma korkma benim." Oydu, yine. Şu okulda bulunduğum her saniye kafamı nereye çevirirsem çevireyim ordaydı. "Üzgün görünüyorsun, iyi misin?" Tae'nin 'neden acaba?' diye mırıldandığını duydum. Neyseki tek ben duymuştum. "İyiyim, her şey yolunda."

"Noel için heyecanlı mısın, ben çok heyecanlıyım. Üzerinde nasıl duracak çok merak ediyorum."

"Ben de." dedim sadece. Jaehyun kısa cevabımı farketmiş ve araya girmişti. "Bizim biraz acelemiz var da, gitmemiz gerekiyor. Siz konuşursunuz zaten, mutlaka." Başımı salladım. "Aynen."

"Pekala, selam vermek için gelmiştim zaten. Tutmayayım sizi." Bir adım geriye çıkıp gülümsedi. "Sonra konuşuruz o zaman."

"Evet, konuşuruz." Dedim, o da el sallayıp arkadaşlarının yanına ilerledi.

"Sana sarılmadı." dedi Tae özellikle yapıyormuş gibi. Jaehyun da onu devam ettirdi omuzlarını kaldırırken. "Öptüm de demedi."

cemetery of oceansHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin