261218 | a long free day

159 18 15
                                    

26 Aralık 2018

Çalan telefonumun sesiyle uyanmıştım. Nefretle soluyarak kafamı yastıktan kaldırmadan telefonu aldım, kim olduğuna bakmadan açıp hoparlöre aldım ve yastığımın üzerine bıraktım. "Ne var ya, sabah sabah?"

"Ne sabahı lan, saat iki. Bir kaç saate akşam oluyor." Jaehyun'un sesini duyduğumda az önceki çıkışımı yapmamam gereken biri olmadığına şükrettim. Yoksa nasıl toparlardım bilmiyorum.

Gözlerimi araladım, telefonu hafif kaldırıp saate baktım ve başımı geri yastığa bıraktım. Saat gerçekten de ikiydi ve ben resmen tüm günümü uyuyarak geçirmiştim. "Niye aradın?"

"Tae doğuruyor." Arkadan gelen küfürle Taehyung ile birlikte olduklarını anlamam zor olmadı. Burnumdan güldüm sadece, nefes almaya bile mecalim yoktu. "Derin derin nefes alsın."

Tekrar bir küfür ve Jaehyun'un kahkahasını duymuştum ama bu aymama neden olamıyordu. Ben resmen uyanıkken bile uyuyordum.

"Ne yaptınız lan dün gece, kızı almış götürmüşsün?"

"Sahilde oturduk." Mırıldanmış olmama karşı o daha sitemkar konuşmuştu. "Kanka acaba daha da mı midenden konuşmayı düşünüyorsun, ona göre telefonu yutacağım. Belki sesin daha net gelir o zaman."

"Kalksana lan it, camış gibi uyuyorsun hala!" Taehyung'a karşı ofladım. "Azarlayacaksanız suratınıza kapatacağım."

"Kapatınca tekrar arqmayacağız sanki?" Jaehyun'un kendinden emin sesine karşı benim sesim çok monotondu. "Engellerim."

"Bok engellersin, işin düşünce de ben engellerim."

Ellerimi yastığımın iki yanına koyup kendimi iterek kalktım. Beni uyandırmayı başarmışlardı şimdilik ama muhtemelen telefon konuşması sona erdikten sonra geri uyurdum. "Beni soracağına Tae'yi sorsana. Güya sadece yatağına yatıracaktı Jennie'yi, odadan çıkması sadece yatağa yatırmak için fazla sürdü bence."

"Sormadım mı sanıyorsun, aşk olsun."

"Ya ben ne yapayım kıza ayak üstü, ayakkabılarını fln çıkardım. Ne mal insanlarsınız ya!"

"Bir çift ayakkabıyı çıkarmak ne kadar zor olabilir diye bir düşündüm şu an." Jaehyun'un imalı mırıldanışını ben de Taehyung da duymuştu. "Çünkü salak şeritleri olan bir ayakkabıydı ve o şeritleri tüm bacağına sarmış."

Jaehyun'un onu geçiştirdiğini duydum. Aynadan dağılmış tipime baktım, saçlarımo karıştırdım. Bu gün o kadar boştu ki, bu saate kadar uyumak hiç bir şeyi değiştirmemişti. "O da nasıl içtiyse, ayakta zor duruyordu."

"Sevgilisi aldatmış, ondandır muhtemelen."

"Ay yazık, kıyamam."

Yataktan kalkarken konuştum. "Kapat artık, yemek yiyeceğim."

"Pizza söyle geliyoruz." Onu onaylayıp konuşmayı bitirdim. Perdeleri açıp içeriye güneş girmesini sağladım. Odadan çıkıp kendimi koltuğa attığımda pek de bir değişiklik olmamıştı, ben yine yatıyordum.

Ay sonunun yaklaştığını ve ödemem gereken kira ve bina aidatı vardı. Bense paramın son kuruşlarını söyleyeceğim pizzaya harcayacaktım. Bu yüzden klasik yediğimiz pizza siparişini verdikten sonra abimi aradım.

"Arabamı artık geri istiyorum." Telefonu açma şekline utanmazca güldüğümde o bunu duymuştu. "Bak bak, gülüyor bir de."

"İnsan biricik kardeşinin telefonunu böyle mi açar, sen ne biçim bir abisin?"

cemetery of oceansHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin