Yaptığım kolaja bakın çabukkk, yumuş yumuşum şuan. (Joel bebeğimin güldüğü nadir fotoğraflardan.)
"Dinle, özür dileyip durmayacağım tamam mı? Sen benim büyük ablamsın, beni affetmek zorundasın. Ne olursa olsun."
"Bu sefer fazla oldun küçük hanım. Her gün acaba bugün nasıl, sağlığı yerinde mi, yiyip içiyor mu diye düşünüp duruyorum. En azından arayıp iyiyim sağ ol diyebilirsin! Ama yok! Emma Spencer ah! Pardon! Emma Cottingham oldun artık öyle değil mi? Onu bile telefonda öğrendim. Uzun süre seni affedebileceğimi sanmıyorum Emma. Çok sorumsuzsun!"
"Biliyorum. Sadece-" Dilimin ucuna gelen şeyleri yuttum. "Sadece burada işler biraz karmaşık. Vakit bulduğumda söz veriyorum seni arayacağım. Görüntülü."
Marial elinde çiçek buketiyle yanıma doğru gelmeye başlayınca kaşlarımı çattım. "Şimdi kapatmalıyım. Kızları öp benim yerime, seni seviyorum."
"Emma-" İtiraz etmesine izin vermeden telefonu kapatıp cam sehpanın üzerine bıraktım. Bu sırada Marial yanıma gelmişti. Elinde siyah kese kağıdına sarılmış bir deste kırmızı gül vardı.
"Bunlar ne?"
"Bay Cottingham'dan. Size." Uzattığı buketi alıp kokusunu uzunca içime çektim. Harika kokuyorlardı. Charles bana çiçek göndermişti! Gülümsememi kontrol altına alabildiğimden emin değildim.
Rüzgar estikçe burnuma dolan güzel kokuların yanında kese kağıdının sesi bahçede yankılanıyordu. Bir çiçek buketi için bu kadar sevinen biri değildim ben. Eskilerimin aldığı çiçekleri bile solması için bir kenara bırakıyordum. Ne oluyordu bana böyle? Bir buket çiçek için niye bu kadar mutlu olmuştum ki?
"Sanırım bir de not var üzerinde?" Marial'ın varlığını hatırladığımda gülümsemeyi keserek notu açtım.
"Evlendiğin adamı tanımadığını söyledin. Bunu değiştirmeye ne dersin? Akşam yemeği. 19:00"
Benimle bir akşam yemeği yemek istiyor. Bu bir randevu! Aman tanrım, bu bir randevu! Hem de Charles Cottingham tarafından!
Beni tanımak istiyor.
Siktir! Ne giyeceğim ben şimdi?
Güçlükle yerimden kalkmaya çalışırken Marial bir elini uzatarak bana yardımcı oldu. Yine onun yardımıyla odama çıkmıştım. Dolabın önüne geçmeden önce elimde ki buketi yatağın üzerine bıraktım. Öyle güzel görünüyorlardı ki bir fotoğrafını çekerek instagram hesabıma post attım. Uzun zamandır bir şey paylaşmıyordum bu onlara iyi bir cevap olacaktı. Alın bakalım sürtükler!
Telefon ekranımı kapatmadan önce son kez saate baktım. Henüz üç saatim vardı. Bir saati kıyafeti seçmeye ayırırsam saç ve makyaj için ise geriye 2 saatim kalıyordu. 'Sen yaparsın kızım' diyerek içten içten kendimi telkinledim ve dolabımın önüne geçtim.
*
"Sikeyim! Sikeyim! Sikeyim!"
Çoktan 40 dakika geçmiş ve dolabımda ne varsa hepsi odanın içine saçılmıştı. Ve ben, bir türlü mükemmel kıyafeti bulamıyordum. Seksi olmalıydım aynı zamanda rahat. Fakat ikisi bir arada olamıyordum.
"Ahhh! Hamile olmaktan nefret ediyorum!" Odanın içinde bağırmaya başladım.
Biraz sonra Riley ve Marial neden bağırdığımı öğrenmek için odama gelmişlerdi. Ben de onlara, hayat memat meselesi olan kıyafet sorunumdan bahsettim. İkisi iki yandan benim için bir çok kombin önerisinde bulundular. En sonunda beyaz askılı, dizlerimin hemen altında biten saten bir elbise giydim. Akşam olduğu için üşümemeyim diye elbiseyi aynı renkte bir ceketle tamamladık. Golden renkli takılar tercih ederek saçlarımı da arkadan topladık. Açık tonlarda makyajım bittiğinde ise aynada ki görüntümü çok beğenmiştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAZAYLA BABA
Romance"Buraya kaç tane senin gibi kız bebeğinin babası olduğumu iddia ederek para koparmaya geliyor haberin var mı senin?" Yüzünde aşağılayıcı bir bakış vardı. Demek şimdi bir tepki veriyorsunuz Bay Charlie. Çantamı bıraktığım yerden alarak koluma taktım...