Oy vermeyi ve satır arasına yorum bırakmayı unutmayın.
Karga tulumba arabaya atılırken tek düşünebildiği oğlunun ve kendisinin hayatıydı.
Öleceğiz
İki yanında kollarını tutarak hareket etmesini engelleyen adamlara bir bakış attı Emma. Ardından karşısında son derece rahat bir vaziyette bacak bacak üstüne atarak oturan adama baktı.
"Bana öyle bakmayın Bayan Cottingham. Sizi daha önceden uyarmıştım. Uyarıma rağmen güvenlik olmadan gezmeniz sizin hatanız."
"Hayır, hayır." Dedi sanki bir şeyi düzeltmek ister gibi. "Bu sizin hatanız değildi. Bu tamamıyla kocanızın hatası. Sizi sadece bir korumayla dışarıya göndermesini cahil cesaretine yormalıyım sanırım."
"Beni ve oğlumu öldürerek eline ne geçecek?"
Maxim gücenmiş gibi bir elini göğsüne koydu.
"Basit olduğunu düşünüyordum. İntikamımı alacağım. Karımın ve oğlumun ruhu huzur bulacak."
"Biz öldükten sonra ne olacak peki? Charles'ın rahat duracağını mı sanıyorsun? Seni öldürür!"
"Gülünç olmayın Bayan Cottingham. Hamile karısını tek korumayla gönderen adam benim yakınıma bile yaklaşamaz."
Kendinden bu kadar emin olması fazla sinir bozucuydu.
"Nereye götürüyorsun beni? Nerede öleceğim?"
Son cümlesi boğazını tıkamaya yetmişti. Gerçekten öleceğine inanmak istemiyordu fakat Maxim'in arabasında ölümüne doğru giderken başka neye inanacağını bilmiyordu.
"Gideceğimiz zaman görürsünüz. Şimdi rahatınıza bakın ve son birkaç saatinizin tadını çıkarın." Dedi alay eder gibi.
Emma'nın aldığı her nefes daha kıymetliydi artık. Yine de kesik kesik nefes almasına engel olamıyordu.
Gerçekten ölecekti, kaçış yoktu. Geçen seferki gibi Charles'ın gelip onu bulması da imkansızdı.
Charles...
Onunla tanıştığından beri başı beladan kurtulmamıştı. Bunu kabul ediyordu. Fakat yine de o hayatında olduğu için memnundu. Onu tanıdığı için, kalbinin sahibi olduğu için...
Ona, onu sevdiğini söylediği için seviniyordu. Çünkü bir daha bu fırsatı yakalayamayacaktı.
Yüzünü gözlerinin önüne getirdi. Ona en sevdiği mevsimi hatırlatan yeşil gözlerini, çıkık elmacık kemiklerini, öpülesi pembe dudaklarını, kirpiklerini, kaşlarını, sakallarını, alnında ki her çizgiyi en ufak ayrıntısına kadar hafızasına kazıdı.
9 ay önce barda tanıştığı o adam, ruhuna işlemişti.
Bu adil değil.
Hikayemiz çok kısa sürdü.
Hayır! Adil olmayan bir şey varsa, o da Maxim'in intikam istemeseydi. O ve bebeği ölmeyi hak etmiyordu.
Henüz çok geç değildi. Charles'ın gelip onu bulacağına inanmalıydı. İnanmak zorundaydı, başka çaresi yoktu.
Araba durduğunda kalbi hızla atmaya başlamıştı. İki kolunda ki adamlar onu aşağıya indirmeye çalışırken Emma çırpındı.
"Bırakın beni! Bırak, seni orospu çocuğu!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAZAYLA BABA
Romance"Buraya kaç tane senin gibi kız bebeğinin babası olduğumu iddia ederek para koparmaya geliyor haberin var mı senin?" Yüzünde aşağılayıcı bir bakış vardı. Demek şimdi bir tepki veriyorsunuz Bay Charlie. Çantamı bıraktığım yerden alarak koluma taktım...