Bölüm 22 - Rusya'ya Gidiyoruz!

4.9K 247 15
                                    


Başlamadan önce yıldıza basmayı ve yorum bırakmayı unutmayın.

"Karım nerede?!" Charles bağırdı.

Karşısında el pençe divan duran adamların dizleri titredi. Hepsi de birbirinden kalıplı, patronları tarafından teker teker seçilmişti. Şimdi aynı patronlarının sesindeki öfke onları korkudan titretmeye bile yetiyordu.

Onu sakinleştirecek tek bir adam vardı yeryüzünde. Onu aramışlardı aramasına ama gelmesine daha zaman vardı. Fakat öfkeden gözü dönmüş patronlarını nasıl oyalayacaklarını düşünüyorlardı.

Charles'ın Marcus'tan sonra en güvendiği adamı, onu Maxim'in evine gitmekten son anda vazgeçirmişti. Çünkü biliyorlardı. Maxim gibi biri asla adil oynamazdı. Emma'yı kendi evine götürmezdi.

Ricky'nin arabası depoya yaklaştı. Arabadan iner inmez arkadaşını bilgilendirmeye başladı.

"Yolda merkezdeki tanıdıkları aradım. Marcus'un tarif ettiği plakaya bakıyorlar. Havalimanlarına, otogarlara ve şehir dışına adamları da gönderdik." Ricky Charles'ın omuzuna elini attı. "Bulacağız onları."

Ricky en yakın arkadaşını uzun zaman sonra ilk defa bu kadar öfkeli görüyordu. Gözleri kıpkırmızı olmuş, sinirden boynunda ki ve alnında ki damarlar belirginleşmişti.

Charles omuzunda ki eli itti ve geri çekildi.

"Onu öldüreceğim! Bu sefer kendi ellerimle onu öldüreceğim. Yeryüzünde tek bir esamesini bile bırakmayacağım. Beni karım ve çocuğumla tehdit etmenin ne demek olduğunu anlayacak!"

"Sakin ol."

"Emma o şerefsizin elindeyken nasıl sakin olmamı beklersin?" Charles elini ceketinin cebine götürerek telefonunu çıkarttı ve ona gösterdi. "Bak! Maya arıyor. Bu sabahtan beri bininci arayışı. Açmıyorum, niye? Çünkü ne söyleyeceğimi bilmiyorum."

Charles'ın kırmızı gözleri doldu. Göz yaşları yanağından akarken elinin tersiyle hırsla sildi.

"Söz verdim Ricky! Amına koyayım söz verdim, her zaman yanında olacağım dedim. Ben şimdi ablasına ne söyleyeceğim? Babası! Babası gitmeden önce ne dedi biliyor musun? Bu adam senin ölümüne sebep olacak dedi! Yine de babasıyla gitmedi. Benimle kaldı, tehlikeli olduğunu bile bile. Sikeyim! Kafamı yiyeceğim."

Charles'ın yüzü kıpkırmızı olmuş, boynunda ki damarlar artık daha belirginleşmişti. Elleriyle yüzünü ovduktan sonra ensesine götürdü.

Ricky onları dinleyen adamlara bir bakış atarak yanlarından ayrılmalarını istedi.

"Söz verdim." dedi, bu sefer fısıltıyla.

"Eğer o orospu çocuğu, onun saçının teline zarar verirse bu dünyayı yakarım! Onu da içinde beraber!"

Ricky arkadaşına yaklaştı, ellerini ensesine götürerek kendisine çekti. "Bana bak!" dedi. Charles başını kaldırarak ona baktı. "İkisine de bir şey olmayacak."

Charles'ın şu anda ihtiyacı olduğu sözlerdi bunlar. Fakat asıl ihtiyacı olduğu şey, karısıydı. Ensesinde ki elleri sertçe iterek arkadaşının yakasına yapıştı.

"Bana karımı bul, Ricky!" Sesinde ki sertlik, en az bakışlarında ki kadar korkutucuydu. "Karımı ve oğlumu bana geri getir!"

"Söz veriyorum onları bulacağız. Söz veriyorum."

Ricky gözleri yaşlı arkadaşını kolları arasına alarak sarıldı. En yakın arkadaşını böyle görmek içini parçalıyordu. Ona bir söz vermişti. Emma'yı ve vaftiz oğlunu sağ salim bulup geri getirecekti ya da denerken ölecekti. Charles onun için çok şey ifade ediyordu, gerekirse canını bile verirdi.

KAZAYLA BABAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin