İnsanlar ailesini seçemezdi. Bir kere elimizde olan bir şey değildi. Elimizde olan tek şey evlatlarımızı yetiştirebilme tarzımızdı. Bir hafta önceye kadar bu kelimeyi -evlat- cümle içerisinde kullan deselerdi onların yüzüne bakıp gülerdim. Şimdi bu kelimeyi kullanmak o kadar zor gelmiyordu.
Minik bebek asla babamın Maya ve beni büyüttüğü gibi büyümeyecekti. Hoş, istese de öyle büyüyemezdi. Ben, her ne kadar bolluk ve bereket içerisinde büyümüş olsam da o böyle bir imkana sahip olamayacaktı. Her doğum gününde yurt dışına çıkamayacaktı, çeşit çeşit kıyafetleri olmayacaktı, zorla katıldığı özel dersler de olmayacaktı. Yani en azından büyüyene kadar. Yaşı geldiği zaman istediği her şeye sahip olabilirdi. Yani umarım olurdu. Çünkü annesinin onu fakirlik ve sefalet içinde doğuracağı kesindi.
Zalimler lordu Joseph Spencer her şeyimi aldığı daha doğrusu gasp ettiği gün Maya beni evinde kalmaya davet etmişti. Beklenildiği gibi elbette kabul etmiştim. Kahrolası telefonumu bile almışlardı. Üzerimde ki kıyafetleri almadıklarını şükretmeliydim sanırım.
Eşyalarımı götüren kan emiciler gittikten sonra Maya beni evine götürdü. En çok çocukları beni gördüğüne sevinmişlerdi. Kapıdan içeriye girer girmez üzerime saldırmışlardı. Minik bebek, sende böyle olmayacaksın değil mi?
"Emma teyze!" Bacaklarıma sarılan iki küçük cadının saçlarına dokunup, tebessüm etmeye çalışarak yavaşça kendimden uzaklaştırdım. Şu an hiçbir şeyi çekecek havamda değildim.
"Kızlar, teyzenizi rahat bırakın. Yorgun ve uyumak istiyor. Olivia bu akşam Natalie'nin odasında kalıyorsun. Senin odanda teyzen kalacak." Gelirken markette durup aldığı paketleri içeriye taşırken bir ayağıyla kapıyı arkamızdan kapattı.
"Ama anne! Olivia bebeklerimi alır. Onunla kalmak istemiyorum."
"Şştt. Tek kelime istemiyorum. İkinizde odanıza çıkıyorsunuz. Şimdilik!" Çocuklar yukarıya çıkarken arkalarından bağırmıştı. Paketleri mutfağa taşırken yorgun bedenimi salondaki koltuğa bıraktım. Maya paketlerden çıkardığı malzemeleri dolaplara yerleştiriyordu.
"Bebeğin babasıyla nasıl geçti? Hiç söylemedin?"
"Charlie! Bana inanmadı. Dedi ki, bir çok kadın ona bebeğinin babası olduğunu söyleyip para kırmaya çalışıyormuş. Benim de o kadınlardan biri olduğumu iddia etti. İnanabiliyor musun?"
"Piç kurusu!" dedi. Gülümsedim.
"Ona ihtiyacın yok Emma. Bebeğe bakmana yardımcı olurum." Maya haklıydı. Ona kesinlikle ihtiyacım yoktu. Aklıma bile gelmiyordu. Tek istediğim eski hayatıma sahip olup bebeği dünyaya getirmekti. Sonrasını bende bilmiyordum.
"Evin, araban gitti diye sakın üzülme. Joseph Spencer götün teki. Seni yıldırmaya çalışıp dizinin dibinde olmanı sağlayacak. Sakın onun kirli numaralarına kanma. Ben yanında olacağım senin. Şimdilik John'un eski telefonunu kullanırsın, yeni telefon alana kadar. Hat da alırız. Sonra bir işe başlarsın. Ardından sana bir ev tutarız..." Söylediklerini dinleyemedim. Çünkü aklıma gelen türlü senaryolar dehşete kapılmama neden olmuştu.
"Ben yatacağım Maya. Yarın konuşuruz." dedim ve yukarıya çıktım. Olivia, Natalie'nin odasına geçmişti. Ben de onun yatağına uzandım.
Şu halime bakın. Daha dün hangi ülkeye gidip hangi marka elbiseyi alsam diye düşünürken şimdi oturmuş bana ve bebeğe ne olacak diye endişeleniyorum. Bugüne kadar sahip olduğum ne varsa hepsi babamındı. Siktir! Keşke mezun olduktan sonra babamın şirketinde çalışmaya başlasaydım. Keşke dileklerimin içinde bile babamın parası vardı. Lanet olsun!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAZAYLA BABA
Roman d'amour"Buraya kaç tane senin gibi kız bebeğinin babası olduğumu iddia ederek para koparmaya geliyor haberin var mı senin?" Yüzünde aşağılayıcı bir bakış vardı. Demek şimdi bir tepki veriyorsunuz Bay Charlie. Çantamı bıraktığım yerden alarak koluma taktım...