Bölüm 32 - Seni Almaya Geldim

3.6K 215 33
                                    


Vizeler cart curt;

O sırada ben; Şu bölümü de atayım sdıufsoudyg

Her şey sizin için, o yüzden bol yorum bol oy! Keyifli okumalar 


"İyi misin?"

Başımı sallayarak onayladım onu. "Hep böyleydin. İçki sana yaramıyor." dedi gülümserken. Birlikte olduğumuz zamanlar aklıma geldi. Arkamı hep o toplardı. Charles'ın yüzü düştü gözlerimin önüne. Belimden tutup beni kendine çektiği zamanlar. Aiden'ın belime koyduğu parmakları beni rahatsız hissettirmişti. Sevdiğim adamın dokunuşlarını aramıştım.

Bedenim izlendiğim hissiyle ürperdi. Başımı çevirdiğimde onunla karşılaştım. Ruhuma işleyen yeşil gözlerin sahibiyle. Gerçekten buradaydı değil mi? Hastalıklı zihnim bana oyun oynamıyordu?

Charles buradaydı.

Müzik durmuştu sanki. Zaman durmuştu. O ve ben vardık sadece. Biz vardık. Bakışlarımız vardı. 

Onu burada görmek, varlığını bile özlediğimi fark etmemi sağlamıştı. Ona karşı hissettiğim ihtiyaç hissi baş gösterdi içimde. Ona ihtiyacım vardı. Tenine, kokusuna... 

Sevgiye ve şefkate alıştığım gözlerinde hayal kırıklığını ve öfkeyi görmek beni mahvetmişti. Neden böyle bakıyordu ki bana? Gözlerinde özlemle bakması gerekmez miydi? Tıpkı benimki gibi. Beni özlememiş miydi yoksa, artık beni istemiyor muydu? Hayır! Benden vazgeçemezdi. Onu hayal kırıklığına uğratan şey Aiden'ın kollarında olmamdı. Kostümlerimizden dolayı bizi bir çift sanmıştı!

Aiden'ın kollarından ayrıldım ve aramıza mesafe bıraktım. O da benim baktığım yere bakıyordu.

"Charles?"

Adımlarını atıp bana doğru gelmeye başladığında kalp ritmim düzensizleşti. Nereden geldiğini anlayamadığım bir titreme esir aldı bedenimi. Karnım kasılmaya başladı. Adımlarını durdurduğunda ayak uçlarımız birbirine değiyordu. Yakınlığı nefesimi kesmeye bile yeterdi. Başımı kaldırıp gözlerinin içine baktım. En sevdiğim rengi gölgelenmişti sanki. Sonbaharın ardından kış gelmişti.

Uzanıp elimi tuttuğunda gözlerim eş zamanlı olarak kapandı. Sesli verdiğim soluğu duymamış olmasını diledim. Peder ile yaptığım o küçük konuşmayı hatırladım.

"Ruhunun iyileşmesine ve yüreğinin onu tamamen affetmesine izin ver."

"Ne zaman anlayacağım peki? Onu tamamen affettiğimi."

Hafif gülümsedi. "Onu affettiğin zaman dokunuşlarının artık seni yakmadığını anlayacaksın. Ona bakışında anlayacaksın, kalbinin atışında."

Charles'ın dokunuşu artık beni yakmıyordu. Elimi tuttuğu gibi beni götürmesine izin verdim. Arkamdan adımı seslenen Aiden'ı bile duymadım. Tek umursadığım elimi tutan adamın bir daha asla beni bırakmamasıydı. Fakat bırakmıştı. Apartmandan çıktıktan sonra bir ara sokağa girdiğimiz an elimi tutmayı bırakmıştı. 

Caddeden gelen korna seslerini, hamurların kızartılma seslerini ya da sokak hayvanlarının sesleri... Hiçbirini duymadım. Kalbimin sesi tüm sesleri bastırmıştı çünkü. 

Charles'ın sırtı bana dönüktü. Ellerini beline koymuş sakinleşmeye çalıştığına emindim. Bizi yanlış anlamıştı. Yüzünü bana döndüğünde gözlerinde ki ateşi görmemiş olmayı dilerdim.

"Bu mu? Bana reva gördüğün acı bu mu?" Eliyle rastgele bir yeri işaret etti. "Sensizliğin acısı yetmiyor bir de seni başkasıyla görmenin acısını da mı yaşatacaktın bana?"

KAZAYLA BABAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin