Kitap etkileşimleri çok düşüşte. Böyle giderse finali yazar mıyım bilemiyorum :(
"Daha ne zamana kadar küs kalacaksın benimle? Arkadaşımı özledim."
"Onu Charles'ı vurmadan önce düşünecektin. Öküz öldü ortaklık bitti."
"Öküz sadece vuruldu. Turp gibi şu an. Bırak da ortaklık devam etsin." dedim, biraz da kendimi acındırarak. Sessiz kalmıştı. Bunu çok büyük bir işaret olarak algıladım ve devam ettim. "Lütfen Ricky. Lütfen, lütfen, lütfen."
Kalın ve tok bir ses bizi böldüğünde sesin sahibine döndüm. Yaklaşık bir düzine polis memuru şu anda karşımda duruyordu. Müzik durmuştu. Meraklı kalabalıktan ses çıkmıyordu. Hepsinin bakışları üzerimdeydi.
"Emma Cottingham?" dedi en önde duran polis.
Korkuyordum. Yutkundum ve "Benim." dedim.
"Kasten adam yaralama ve adil yargılamayı etkileme suçundan tutuklusunuz!"
*
Ne?
Nasıl? Ben kimseyi vurmadım ki? Hem adil yargılamayı etkileme de ne demek? Burada neler oluyordu?
Bu polisler Charles'ı vurduğum için mi buradalardı? İyi de Charles'ın bu konuyu hallettiğini sanıyordum. Halletmemiş miydi? Üniformalı memur uzun süre aklımdan çıkmayacak, rüyalarıma bile girecek olan kelepçeleri takmak için ellerim uzandığında Ricky'nin elleri kurtarıcım gibi aramıza girdi.
"Bir dakika, bir dakika. Yavaş ol." dedi. "Tutuklama emrini görebilir miyim önce?"
Polis memuru arkasındaki meslektaşının uzattığı kağıdı Ricky'e verdi. O kağıtta yazılanları okurken adam ellerimi kelepçelemeye başlamıştı. Gözlerim dolmaya başladı. Kalbim hızla çarpıyordu.
Kalabalığın arasını yarıp bana doğru gelmeye çalışan William'ı ve diğer aile üyelerini gördüm. Pietro ve Camilla da yanlarındaydı. Herkes ama herkes bana bakıyordu. Ellerimde ki kelepçeye bakıyorlardı.
"Neler oluyor?" dedi William. Ardından Jane sordu. "Charles nerede?"
İkisinin sorusu da cevapsız kaldı. Ne kimse burada ne döndüğünü açıkladı ne de Charles'ın nerede olduğunu söyledi.
Ricky elinde ki kağıdı okumayı bitirmişti. Mavi gözleri elalarımla buluştu. Sessizdi fakat dilinin söyleyemediğini gözlerinde okumuştum. Elimden hiçbir şey gelmiyor demekti. Elimden hiçbir şey gelmiyor. Ellerimde ki kelepçelere baktım. Hayal veya kabus değildi. Bu gerçekten yaşanıyordu. Benim için düzenlenen partide üstelik yılbaşında, tüm Londra cemiyetinin önünde tutuklanıyordum. Ve kimsenin elinden bir şey gelmiyordu.
İki tane memur koluma girip beni götürmeye başladılar. Kalabalığın yargılayıcı bakışları arasında küçüldüğümü hissettim. Birbirlerinin kulaklarına fısıldadıkları şeyleri duyabiliyordum. Kimi yaraladığımı soruyorlardı. Benim lanet bir suçlu olduğumu ve daha önce de böyle şeyler yapmış olabileceğimi konuşuyorlardı. Bebeğimi kullanıp Charles'la evlendiğim içim bir fahişe olduğumu söylediklerinde ise kendimi tutamadım. Bir damla yaş aktı gözlerimden.
James arkamdan polislere bağırıyordu. Bir hata yaptıklarını, yanlış anlaşılma olduğunu söylüyordu. Yanlış anlaşılma falan yoktu. Ben Charles'ı vurmuştum. Bunun cezasız kalacağını düşünmem saçmaydı!
Dış kapıdan çıktığımda mavi kırmızı ışıklar yüzümü aldı. Tam üç tane polis arabası bahçeye park edilmişti. Ailem arkamdan gelmeye devam ediyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAZAYLA BABA
Romance"Buraya kaç tane senin gibi kız bebeğinin babası olduğumu iddia ederek para koparmaya geliyor haberin var mı senin?" Yüzünde aşağılayıcı bir bakış vardı. Demek şimdi bir tepki veriyorsunuz Bay Charlie. Çantamı bıraktığım yerden alarak koluma taktım...