Bölüm 8 - Bu Evden Kaçmalıyım!

9.1K 420 35
                                    

Medya: Robert ve Nina

Merhabalar, bölüm hakkında yorum yapmayı unutmayın, ya da en azından okuduğunuzu belli edin. Ki bende boşuna yazıyormuş gibi hissetmeyeyim. Öpüldünüz.

"Köpeğini kitaplarımdan uzak tutar mısın?" Leo, kitapları koklayan yeni evcil hayvanıma gözlerinin altından bakıyordu. "Bir tanesini bile yırtmasına izin verme."

Charlie dediği gibi dün akşam yola çıkmıştı. Esther dediğini yapmış, Charlie'nin yokluğunu fırsat bilerek piknik organize etmişti. Bugün sabah herkes piknikten söz edip arka bahçeye bir şeyler taşırken ayak altında kalmak istemedim. Zaten Ricky pikniğe gitmeme izin vermemişti. Artık Charlie yokken yasakları o emrediyordu!

Benim de canıma minnetti tabii. Onlarla aynı ortamda kalmak istemiyordum. Bu yüzden Cottingham'ların en uysalı olan Leo Cottingham'ın katına çıktım. Onun arkadaşlığı hepsine bin basardı.

"Onun bir adı var, biliyorsun. Darling(hayatım)" Kitapları koklamaya devam eden köpeğimi kucağıma aldım.

"Her ne ise, onu kitaplarımdan uzak tut. Onlar da benim hayatım." Leo hakkında emin olduğum tek bir şey varsa o da kitap okumayı ne kadar çok sevdiğiydi. Kitaplarına tanrı gibi tapıyordu adeta.

Darling'i kucağıma alıp ayağa kalktım. Kitapların arasından ilerleyip kapaklarının üzerinde parmaklarımı gezdirdim. "Gerçekten çok kitap okuyorsun."

"Fark ettiğin için sağ ol."

"Genelde hiç kitap okumam ama seni böyle görünce içimde okuma isteği uyanıyor. Hadi bana bir kitap öner. İki kişilik kitap kulübü yaparız, ne dersin?"

Alaycı bir kahkaha attı. "Komik olma derim." Okuduğu kitabın kapağını kapattı ve kenara koyarak ayağa kalktı. "Ama gerçekten okumak istiyorsan... Sana bunu önerebilirim." Kitaplıktan çıkardığı bir kitaba bana uzattı. Daha ismini bile okuyamadan telefonum çalmıştı. Darling'i yere indirdim ve kitabı da bir kenara koyarak telefonu açtım.

"Selam." Kalın sesi kulağımı doldurdu.

"Selam."

"Toplantıdan yeni çıktım. Sizi merak ettim...Oğlum nasıl?"

Elimi karnıma götürerek gülümsedim. "O iyi. Keyfi yerinde." Garip bir sessizlik olmuştu. "Ben de iyiyim. Arada biraz başım ağrıyor o kadar. Onun haricinde gayet iyiyim."

Niye kendini açıklama gereği duyuyorsun Emma???

"Güzel, sevindim."

Yine garip sessizlik.

"Ben de Leo'nun yanındayım. Sohbet ediyoruz, kitap okuyoruz."

"Dinle. Piknik olayını duydum. Emma, ne olursa olsun asla aşağıya inmiyorsun. Duydun mu beni? Bu sefer çok ciddiyim. Aşağıya inmek yok."

"Tamam, inmiyorum... Söz veriyorum, tamam mı? Oldu mu?"

"Akşama doğru yeniden arayacağım. Telefonunu açık tut. Dikkat et!"

Telefonu kapattıktan sonra bir süre bekledim. Eminim ki yüzümde hala o aptal sırıtış vardı. Kendime hakim olamıyordum. Ne yapayım?

"Oh. O gülümseme..." varlığını unuttuğum Leo'dan ses geldi. "Abime aşık mı oldun Emma Spencer?" Yüzünde ki kuşkulu bakış yerin dibine girmeme neden oldu.

KAZAYLA BABAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin