Hayırlı Ramazanlar ve Keyifli Okumalar! Oy vermeden geçmeyin.
Ağlamak, günlerdir ölü gibi gezen ruhsuz bedenimi biraz olsun rahatlatmıştı. Üstümden ağır bir yük kalkmış gibi hissediyordum.
Bir kere ağlamaya başladığımda içimde peyda olan sürekli ağlama isteğini yok edemiyordum. Olur olmadık zamanlarda ağlamaya başlıyor ve kendimi durduramıyorum. Nina'nın sözleri çok oturmuştu yüreğime. En kötüsü de bunu hak ettiğimi düşünmemdi. Ateşler içinde yanmayı hak ediyordum.
Günümün çoğunu bebeğimin odasında geçiyordum. Esther odayı boşaltmamız gerektiğini söylemişti fakat henüz ona tam anlamıyla veda etmeye hazır değildim. Hem ondan kalan eşyalara tutunuyordum ben. Nasıl vazgeçebilirdim ki?
"Bugün olmaz Charles! Bugün değil!"
Dışarıdan gelen seslere kulak kabarttığımda sesin Maya'ya ait olduğunu fark ettim. Benim için çabalamaktan asla vazgeçmemişti.
Bu benim için bir işaretti.
Gözyaşlarımı elimin tersiyle sildim ve yorgun bedenimi güçlükle yerden kaldırdım. Bebeğimin odasından çıkıp kendi odama girdiğimde kimliğimi ve telefonumu aldım. Odadan çıkmak istediğimde Küçük Johnny önümü kesmişti. Onunla göz göze geldim. Bakışlarımla anlattım derdimi. Gitmem gerekiyor dedim.
Anlamıştı beni. Önümden çekildi fakat peşimden gelmeye devam etti. Bahçeye çıktığımda gördüğüm manzara beni şaşırtmıştı. Çünkü babam da buradaydı.
"Emma!" dedi Maya. "Seni evine götürmeye geldik."
Arkası dönük Charles hariç hepsinin odağı bendim. Sanki bilerek bana bakmıyordu. Sanki, gideceğimi biliyor gibiydi.
"Emma?"
Bir kaç adım attığımda Jane'in sesini duydum. Omuzumun üzerinden durduğu yere baktım. O da tıpkı diğerleri gibi üzgün görünüyordu. Veda etmeyi sevmiyordum. O yüzden yürümeye devam ettim. Ta ki bileğimden tutulup durdurulana kadar.
Başımı çevirip ondan tarafa bakmadım bile. Çünkü eğer bakarsam kalırdım.
"İstediğin kadar babanda kalabilirsin ama şunu unutma." kulağıma eğildi ve aşık olduğum sesiyle nefesini üfledi. "Adın bana ait. Geri döneceğin yer de benim yanım!"
Uzanıp dudaklarını şakağıma dokundurdu. Kokumu içine çekerek öptü.
Bileğimde ki parmaklarını çektiğinde dokunuşunun eksikliğini daha şimdiden hissetmeye başlamıştım. Vedalardan nefret ediyordum. Ona veda etmek oğluma veda etmekten daha kolay değildi. İkisi de ciğerimi yakıyordu. Ancak bu ayrılık beni paramparça yapsa da yaşanmak zorundaydı.
Güçlükle attığım adımlarım beni yarı yolda bırakmadan Maya tutmuştu beni. Arabanın arka kapısını açarak beni bindirdi ve yanımda ki yerini aldı. Yorgun başımı omuzuna yasladım. Çok geçmeden babam da arabaya bindiğinde hareket etmeye başladı araç.
Bakışlarımı kaldırıp son kez ona baktım. Omuzlarını düşürmüştü. Onu ilk defa böyle çaresiz görüyordum. Daniel öldüğünde ile böyle görünmemişti. Kimdim ki ben onun için? Ölen varisinin annesi...
Eğer ben onun için hiç kimseysem o zaman bakışları neden kalbime saplanan ok misali canımı yakıyordu?
Görüş alanından çıkana kadar bakışlarını çekmemişti üzerimden. Arazinden çıktığımız an tuttuğum gözyaşlarımı serbest bıraktım.
"Sana söylemiştim Emma. Bu insanlar ölümüne sebep olacak demiştim. Belki seni değil ama bebeğini öldürdüler. Artık orada kalamazsın."
Babamın sözleriyle ağlamam daha da şiddetlenmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAZAYLA BABA
Romance"Buraya kaç tane senin gibi kız bebeğinin babası olduğumu iddia ederek para koparmaya geliyor haberin var mı senin?" Yüzünde aşağılayıcı bir bakış vardı. Demek şimdi bir tepki veriyorsunuz Bay Charlie. Çantamı bıraktığım yerden alarak koluma taktım...