Bilinçaltına yerleşen korkunç anılar, bedenine bir koruma mekanizması oluşturmuştu. Üzerinin kanla kaplı olması ise o mekanizmayı tetikliyordu. Bağırdı. Avazı çıktığı kadar bağırdı.
"Emma?!" dedi Charles. Onu böyle kendinden geçmiş bir şekilde çığlık atarken görmek acı vericiydi.
"Yaklaşma! Yaklaşmayın!"
Emma'nın gözleri dolmuş ve ağlamaya başlamıştı. Korku gözlerinde yuva etmişken anıları bir flaşla geri gelmişti sanki. Zorla kaçırılıp fabrikaya götürülmesi, zincirlenmesi, bebeğini doğurmak zorunda kalması, bebeğinin bir yabancının kollarında götürülürken hiçbir şey yapamaması....
Tüm bunların korkunç bir rüya olmasını istedi o an.
Avuç içlerini yüzüne kapatarak yere çöktü. Çaresizliğin çöküşüydü bu. Sessizliğin yıkılışıydı.
Charles uysal adımlarla yaklaşarak yanına eğildi ve onu kendine çekti. Zavallı kadın onun dokunuşuyla daha fazla ağlamaya başlamıştı. Çığlıkları yürek parçalıyordu.
Charles, Emma'nın sırtını sıvazladı, saçlarını okşadı.
"Geçti, güzelim. Geçti. Yanındayım."
Yanındayım
Saatler önce duymak istediği bu kelimenin onu artık sakinleştirmesi gerekiyordu değil mi? Fakat bu sadece bir kelimeydi. Emma ise onun gerçekten yanında olmasını istemişti.
"Oğlumu aldı." dedi hıçkırıklarının arasından. "Oğlumu aldı benden! Bebeğimi aldı."
Benzer cümleleri defalarca kez tekrar edip durdu. Kendini kaybetmiş gibiydi. Charles, onu tutmasa kendine zarar verebileceğinden bile endişelendi.
Omuzlarından tutup kendinden ayırdı. Göz yaşlarını silerek başını avuçlarının arasına aldı. Gözlerinin içine bakarak konuştu. "Oğlumuzu geri alacağız güzelim. Söz veriyorum, onu sana geri getireceğim."
Emma sevdiği adamın sözlerine inanmadı. İnanmak istemedi. Yeniden ağlamaya başladı. Başını iki yana sallayıp durdu.
"Hayır, hayır, hayır!"
Bu sefer Maya kardeşinin omuzuna dokundu. Onu sakinleştirmek istiyordu. "Güzelim." dedi ve eğilerek ona sarıldı. Başını okşadı.
"Geçecek güzelim, hepsi geçecek. Şu anda acı çekiyorsun biliyorum. Ama inan bana hepsi geçecek. Oğlunu geri alacaksın, gör bak. İnan bana bebeğim tüm bunlar geride kalacak."
Tam da duymak istediği sözler onu az da olsa sakinleştirmeye yetmişti. Ablasının onun için gözyaşlarını silmesine izin verdi. Onun kollarındayken kendini huzurlu hissetmişti.
Emma ağlamayı kesti, sakinleşti. Onun bacakların arasından akmaya devam eden kanı Jane fark etmişti. William'a döndü.
"Çocuklar siz dışarıda beklerken Maya ve ben de Emma'nın üzerini değiştirelim." William'a döndü. "Görevlilerden birini çağır, çarşafları değiştirip temiz bir önlük getirsinler. Bir de acil Emma için temiz iç çamaşırı ve ped al."
"Pedi nereden bulacağım?" dedi William, şaşkınlıkla.
"Nereden buluyorsan bul. Acele et!"
William odadan çıktı. Ricky arkadaşının dirseğini yakaladı ve ayağa kaldırdı. Onu dışarı çıkarmak istiyordu ama Charles inatla olduğu yere sabitlenmiş ve Emma'dan başka bir yere bakmıyordu.
"Hadi Charles." dedi Ricky.
Charles hareket etmedi.
"Biz buradayız. Endişelenme." Jane'in sözlerine inanmak istedi Charles. Odadan çıkmadan önce son kez karısına baktı. Ablasının kollarına sığınmış yaralı bir güvencin gibiydi. Canının yandığını hissetti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAZAYLA BABA
Romance"Buraya kaç tane senin gibi kız bebeğinin babası olduğumu iddia ederek para koparmaya geliyor haberin var mı senin?" Yüzünde aşağılayıcı bir bakış vardı. Demek şimdi bir tepki veriyorsunuz Bay Charlie. Çantamı bıraktığım yerden alarak koluma taktım...