Olaylı araba yolculuğumuzun geri kalanı sessiz geçmişti. Malikaneye girdiğimde meğer herkes bizi bekliyormuş. Akşam yemeğine oturacaklardı. Fazla yorgundum ve bir an önce uyumak istiyordum. Ancak bu düşüncem Charlie'nin masaya oturmamı istemesiyle suya düşmüştü.
Yemek odasına doğru gidiyorduk. Duraksadım. "Çok yorgunum. Biraz dinlensem iyi olacak." dedim.
Charlie öfkeli bir bakış attığında tenimin altında hissettim. "Masaya otur!" Sözleri bir emirdi. Ve bende emirlerine uyması gereken bir köle. Pardon, rahim!
Diğerlerinin bakışlarına aldırış etmeden yemek odasına girdim. Charlie ve Esther masanın iki başına oturmuşlardı. Esther'in bir yanında Robert diğer yanında Nina oturuyordu. Robert'ın yanında Riley, Nina'nın yanında William ve onun karşısında da ben oturuyordum. Leo masada yoktu. Gerçekten de odasından çıkmaktan nefret ediyor olmalıydı. Yoksa sadece beni istemediği için tavır yapıyor da olabilirdi. Ben yine de olumlu yaklaşarak ilk sebebi düşündüm.
"Bebek nasılmış abi?" Riley sormuştu.
Charlie tabağını doldururken cevap verdi. "Gayet iyi. Düşünmeniz gereken tek şey de bu." Başını kaldırış kardeşine bir bakış attı. Bu onu susturmaya yetmişti. O an Charlie'nin sadece bana karşı değil kendi ailesi bile kötü davranan bir narsist olduğunu fark ettim. Öz kardeşine konuşma üslubu çok yanlıştı.
"Ee, Emma. Cottingham ailesini nasıl buldun?" Esther buraya geldiğimden beri ilk defa benimle konuşmuştu. İlk defa sesini duyuyordum.
Ne cevap vereceğimi bilememiştim. Gerçek düşüncelerimi elbette söyleyemezdim. Kadının yüzüne karşı, 'korkutucusun!' diyemezdim tabii. Bir cevap vermek için ağzımı açmıştım ki Charlie benim yerime cevabını verdi.
"Emma buraya bu tür tuhaf sorularını karşılamak için gelmedi Esther. Onun işi bebeğe iyi bakabilmek. Sizde ona yardımcı olacaksınız."
Sadece kız kardeşine değil, teyzesine bile kötü davranıyordu. Ve adıyla hitap etmesi gözümden kaçmamıştı tabii. Bu nasıl bir aileydi böyle?
"Bir kızı hamile bırakmadan önce-"
"Huzur içinde yemeğimi yiyebilir miyim artık!" Charlie'nin kalın sesi Esther'in sesini bastırmış ve sözlerini yarıda kesmesine sebep olmuştu. Sadece Esther'i değil masada ki herkes suspus oldu. "Teşekkürler." dedi alayla.
Herkes yemeğini yemeye geri dönmüşken uzun bir sessizlik oluşmuştu. Kendimi kurtlar sofrasında bir kuzu gibi hissediyordum.
"Marial!" Diye bağırdı Charlie. Biraz sonra bir kadın içeriye girdi. "Bay Cottingham'in yemeğini götürdünüz mü?"
"Götürdüm efendim ancak pek yemedi."
"Yeniden götür ve yiyene kadar başında bekle."
"Neden zorluyorsun? Yemek isteseydi buraya gelirdi zaten. Belli ki kitap okuyor." dedim. Ancak kelimeler ağzımdan çıkınca pişman olmuştum. Çünkü hepsi şaşkın gözleriyle bana bakıyordu.
"Marial. Babamın yemeğini odasına götür. Ve hepsini yediğinden emin ol." Charlie kelimelerini bastıra bastıra söylerken bana Bay Cottingham'ın Leo değil kendi babası olduğunu söylemeye çalışıyordu.
"Babam biraz rahatsız. Odasında istirahat ediyor." Dedi yanı başımda ki Riley. Bana evi gösterirken Bay Cottingham hakkında hiçbir şey söylememişti.
Marial yemek odasından çıkınca Nina tabaklardan birini bana uzattı. "Sen neden yemiyorsun tatlım?" Tabağıma önüme aldığım anda midem bulanmaya başlamıştı. Elimi ağzıma götürerek bulantıyı bastırmaya çalıştım ancak öğürmeye başlayınca masadan kalkarak tuvalete doğru koştum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAZAYLA BABA
Romance"Buraya kaç tane senin gibi kız bebeğinin babası olduğumu iddia ederek para koparmaya geliyor haberin var mı senin?" Yüzünde aşağılayıcı bir bakış vardı. Demek şimdi bir tepki veriyorsunuz Bay Charlie. Çantamı bıraktığım yerden alarak koluma taktım...