Hayırlı iftarlarınız olsun. Bölüm boyunca keyfinizi yüksek tutun, ihtiyacınız olabilir çünkü kdsgus Oy vermeyi ve yorum yapmayı da unutmayın.
"Yine o kız geldiyse Ricky, sanırım bana bir açıklama borçlusun." diyerek kapıyı açtım. Yüzümde ki gülümseme yavaş yavaş soldu.
"Bence sen bana bir açıklama borçlusun."
Charles tam karşımda duruyordu. Ellerini siyah pantolonun ceplerine yerleştirmiş, tek kaşı havada bana bakıyordu.
"Charles?"
Üzerime doğru adım atmaya başlayınca geriledim. Göz temasımızı bozmadan kapıyı kapattı ve üzerime gelmeye devam etti. "Seni bulamayacağımı mı sandın? Ricky benimle birlikte çalışmıyor, bana çalışıyor." dedi. Bu demek oluyor ki burada olduğumu ona Ricky söylemişti. Aksini istememe rağmen.
Adımlarım masaya çarpınca durdum. Charles ise aramızda mesafeyi kapatmıştı. Kalbim hızla çarpıyordu artık. Aylar sonra ilk defa bu kadar yakındık birbirimize. Nefeslerimiz birbirine karışınca ciğerlerim bayram etmiş gibi içine çekmeye başladı onu.
Charles birkaç saniyeliğine bakışlarını benden çekerek evin içinde gezdirdi ve tekrar bana döndü. "Senin yerin burası değil." Elimi tutup kalbinin üzerine götürdü. "Burası." dedi.
Gözlerim kapandığında derin bir soluk bıraktım ve gözlerimi açtım. Göğsünün üzerinde duran parmaklarıma baktım. Avuç içim karıncalanıyordu. Ona dokunmayı özlemiştim.
Charles'ın parmakları çenemi kavradı ve yukarı kaldırdı. "Bana bak." dedi. Sonbaharına sığındığım gözlerine baktım. "Neden evimize gelmedin?" Parmaklarımı çektim göğsünden. Kapıldığım boşluk hissine rağmen geri çekildim.
"Ben, bilmiyorum." dedim dürüstlükle.
"Ben biliyorum." dedi Charles. Bir kolunu belime uzatarak beni göğsüne çekti. Gözlerimi kapatıp ona yaslandım. Kokusuna kadar özlemiştim onu. Durmadım, içime çektim. "Yüzleşmekten korkuyorsun." dediğinde gözlerimi açtım. Lütfen bunu yapma! "Beni çok seviyorsun. Öl desem ölecek kadar hem de. Ancak aşkın öfkenle çatışıyor. Bana karşı öfkelisin. Gözlerinde görüyorum bunu. Oğlumuza olanlar yüzünden beni suçluyorsun."
"Sus." dedim. Geri çekilmek istedim ama izin vermedi. Tutuşunu sıkılaştırdı ve beni kendine daha fazla bastırdı.
"Ben de kendimi suçluyorum. Daniel benim yüzümden öldü." Göğsüm sıkışmaya başlamıştı. Gözlerim doldu. Nefesim kesiliyordu. "Oğlumuz benim yüzümden öldü. Dikkatsizliğim yüzünden! Sana olan aşkım dikkatimi dağıttığı için!!"
Parmaklarım, Charles'ın yanında taşımayı ihmal etmediği belinde ki silaha uzandı. Onu göğsünden iterek hızla geriye çekildim. "Sus dedim! Sus!" silahın namlusunu ona doğrulttuğumda ağlamaya başlamıştım.
"Ne oldu Emma? Gerçekleri duymak hoşuna gitmedi mi? Sen de böyle düşünmüyor musun? Beni suçlamıyor musun? Şimdi bunu dile getirdiğimde neden rahatsız oldun?!" bana doğru gelmeye başladı.
"Yaklaşma!" dedim geri çekilirken.
"Beni neden terk ettin Emma? Neden beni bırakıp gittin? Söyle bana, Los Angeles'ta eğlendin mi? Benim uyuyamadığım kaç gece, hangi partilere katıldın mesela?"
"Charles sus!" dedim ama o susmadı. Üzerime doğru gelmeye devam etti.
"Bu gece susmayacağım. Söyle Emma! Beni suçladığın kaç gece dışarıda başkalarıyla dans ediyordun? Söyle! Çünkü ben susmayacağım. Yüzleşmekten korkuyordun değil mi? İşte sana yüzleşme! Sen beni suçlarken arkadaşlarınla parti yapıyordun! Ben her gün, her akşam seni düşünürken sen içki içip eğleniyordun! Seni düşünüyordum Emma. Kalbime, ruhuma, soluğuma nasıl bir bir işlendiğini düşünüyordum... Aramıza açılan uçuruma benim sebep olduğumu sanırdım ama bunu bize yapan sensin Emma! O uçurumu sen açtın! Sen de en az benim kadar suçlusun!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAZAYLA BABA
Romance"Buraya kaç tane senin gibi kız bebeğinin babası olduğumu iddia ederek para koparmaya geliyor haberin var mı senin?" Yüzünde aşağılayıcı bir bakış vardı. Demek şimdi bir tepki veriyorsunuz Bay Charlie. Çantamı bıraktığım yerden alarak koluma taktım...