Millet olarak hepimizin başı sağ olsun. Biraz olsun zihninizi başka bir şeye çekmek istedim. Keyifli okumalar...
Ricky ile geçirdiğim yarım hüzünlü günün ardından malikaneye geri dönmüştük. O beni bırakıp Charles'ın yanına geri dönerken beni yalnız bırakmıştı.
Bugün duyduğum şeyler beni çok üzmüştü. O yüzden sadece Ricky'i değil herkesi mutlu edecek bir şeyler yapmaya karar verdim.
Yemek!
Soluğu mutfakta alırken, aşçıya herkesin en sevdiği yemekten yapmasını istedim. Ek ve özel olarak Charles'ın sevdiği tatlıyı, kirazlı turtayı yapmayı başladım. Şey, daha önce hiç mutfağa girip yemek yapmamış bir insan olarak ne yaptığım farkında değildim. Fakat aşçı sağ olsun, unla olan mücadelemi görünce el atmıştı olaya.
O göstermiş ben yapmıştım. Bazı yerlerde tamamen o yapmıştı çünkü kabul edelim, elime yakışmıyordu. Yani içimdeki istek de bir yere kadardı. Gerisini prenses Emma devralıyordu.
"Karıcığım?"
Charles'ın kalın ve ateşli sesi mutfakta yankılanınca hemen arkamı döndüm. Kapının pervazına yaslanmış şaşkın gözlerle bana bakıyordu.
Kadınlar -aşçı dahil- kıkırdadılar. Onlar birer birer mutfaktan çıkınca Charles içeriye girdi.
Kollarımı iki yana açarak gülümsedim. "Savaş alanıma hoş geldin!"
Adımları tam önümde durdu. Kalçama uzanıp beni kendine çektiğinde ellerimi göğsüne yaslamak zorunda kaldım.
Charles önce etraftaki, daha doğrusu benim tarafımda ki dağınıklığa ve sonra bana baktı. Bakışlarında ki derinlik çok hoşuma gitmişti. "İtiraf ediyorum. Burada olduğunu söylediklerinde çok şaşırdım ama seni böyle, unla kaplı görmek kalbimi tekletti."
O ne zaman böyle şeyler söylese kalbim yerinden çıkacakmış gibi oluyordu. Sanki içim içime sığmıyor, kelebekleri zabdedemiyordum. Onun üzerimde ki etkisini seviyordum. Her seferinde kendimi güzel hissettiriyordu.
Elinden tuttuğum gibi onu fırının önüne getirdim. "Bak, ben yaptım. Kirazlı turta, senin en sevdiğinden!"
Charles eğilip fırına baktı. Turta hala pişiyordu.
"Güzel görünüyor ama yapmak zorunda değildin. Mutfakta çalışan birçok yardımcı var. Neden onlardan istemedin?"
"Bugün Ricky ile gezdik biraz. Kızıl saçlı kızın kim olduğunu biliyor musun?"
Charles gözlerini kıstı. Daha sonra hatırlamış gibi konuşmaya başladı. "Ricky'e takıntılı bir genç kız. Peşinden ayrılmıyor. Neden sordun?"
"Boş ver, Sonra anlatırım. Ricky'nin morali bozuktu işte. O yüzden aşçıya sadece Ricky için değil, herkes için en güzel yemekleri yapmasını istedim. Sonra aklıma sen geldin. Senin için özel olarak kendim yapmak istedim."
"Taktir ettim ama sen hamilesin. Doğuma az kaldı. Lütfen bundan sonra mutfağa girme, mümkünse oturduğun yerden bile kalkma."
"Ama-"
"Aması falan yok Emma."
Kolumdan tuttuğu gibi beni salona götürmüştü. Esther oradaydı. Yemeğe kadar orada öylece oturmak zorunda kalmıştım. Neyse ki canım telefonum vardı. Çünkü Esther benimle sohbet etmiyordu. Hala beni sevmiyordu. Onu yargılamıyordum.
Zaten çok geçmeden masayı hazırlamışlardı. Maya ve diğerleri de gelir gelmez sofraya oturdular. Ricky sevdiği yemek olan İrlanda Yahnisi görünce gözlerinin içi gülmüştü. Onu mutlu ettiğimi görünce ben de mutlu olmuştum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAZAYLA BABA
Romance"Buraya kaç tane senin gibi kız bebeğinin babası olduğumu iddia ederek para koparmaya geliyor haberin var mı senin?" Yüzünde aşağılayıcı bir bakış vardı. Demek şimdi bir tepki veriyorsunuz Bay Charlie. Çantamı bıraktığım yerden alarak koluma taktım...